28 Ekim 2020 Çarşamba

Saype-Duvarların Ötesinde Dev Eller

   Duvarların Ötesinde Dev Eller 

Dev Fransız sanatçısı Guillaume Legros ( Saype)’nin, dağları, tarlaları süsleyen, en iyi dronlar tarafından görülebilen, devasa biyolojik olarak parçalanabilen eserlerinden, yeni projesi “Duvarların Ötesi” İstanbul’da

Dünyanın En Büyük İnsan Zinciri İstanbul’dan Geçiyor

İnsan zinciri ve insanların giderek daha fazla kendi kendilerine kapandıkları bir zamanda birlikteliği sembolize eden, çimlerde birbirine kenetlenmiş bir dizi eli püskürterek, yüzlerce metrekareyi kaplayan projesinin hedefi, Dünyadaki şehirlerin birbirine tutunmuş kolların benzer resimleri boyamak. Amaç "Birlikte Yaşamak", sınırların ötesine geçmek ve tarihin ölü olmadığını hatırlamak. 

Sokak sanatı ve kırsal sanatı (landart) birbirine bağlayan sanatsal bir hareketin sansasyonel öncüsü olarak tanınan Guillaume Legros’un  (Lakabı Saype, Say ve Peace kelimelerinden oluşturulan kısaltma), Duvarların Ötesinde (Beyond Walls) projesin İstanbul ayağı; İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin hazır bulunduğu, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşen basın toplantısında tanıtıldı.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş., Beşiktaş Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi, İsviçre Başkonsolosluğu, Institut français Turquie ve UPS'in desteğiyle gerçekleşen projenin basın toplantısında; İBB Kültür A.Ş. Kültür Etkinlikleri Müdürü Esra Koraltan, Boğaziçi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zafer Yenal, İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin belediyemizden Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Çağdaş Yıldızın konuşmalarından sonra Saype önemli mesajlar verdi. Saype’ın ‘Duvarların Ötesinde’ projesi kapsamında dünyanın en büyük insan zincirini yaratma amacıyla çıktığı yolda Paris, Andorra, Cenevre, Berlin, Ouagadougou, Yamoussoukro ve Torino gibi kentlerden sonra şimdiki durağı İstanbul 

Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var.

İstanbul’da olmakdan duyduğu büyük onurdan söze başlayan Saype, fikirleri harekete geçirmek istediğini, değerleri, inançları paylaşmaya çalıştığını söyleyerek projeye destek verenlere teşekkür etdi.

Saype, “Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var, dil engelinin ötesine geçiyor ve ancak sanatla gerçek bağlar kurulup yaratılabilir. İstanbul’da öyle bir dönemindeyiz ki birçok yerdeki gibi kutuplaşmalar söz konusu. Ancak beraber hareket edersek önümüzdeki sorunlarla baş edebiliriz. Çünkü her şeyiyle çok bağlantılı bir dünya içerisindeyiz. Tıpkı domino taşları gibi. O nedenle sorunlara çözüm bulmak için birlikte, ortak bir sesin oluşturduğu kimlikle hareket etmeliyiz. İnsan zinciri oluşturmak için de kenetlenen ellerden daha anlamlı bir sembol olabilir mi? Burada fiziki değil zihinsel sınırları aşmak istiyoruz ve maalesef insanlık tarihinden beri kafamızda sınırlar var" şeklinde konuştu.

Projelerin oluşmadaki şekillenmedeki fikir kaynağı ile ilgili sorumuzun anahtarı durumundaki vermek istediği mesaj ve en ilgi gören eseri yani mesajı, sorumuza aldığımız cevapla, barışcıl aktivist sanatcı olduğu  izlemini hemen gösterdi.

Bağımsızlığı, Cumhuriyeti, Devrimi Ve Demokrasiyi Kutlayan İkonik Bir Anıt

Saype'nin Afrika'ya sıçrama yapmak isteyişinin ve Ouagadougou, Ulusal Kahramanları anıtının dibindeki çalışması, amacı, bağımsızlığı, cumhuriyeti, devrimi ve demokrasiyi kutlayan ikonik bir anıtın eteğinde önemini vurgulamak.   

Burkina Faso’nun büyük bir güvenlik ve jeopolitik krizden geçtiğini, şu anda ülkenin iyimserlik, destek ve karşılıklı yardımlaşma mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğuna inandığnı, söyledi.

Ouagadougou ve Yamoussoukro gizemleri, göçmenleri insan ticaretine ve bununla bağlantılı sömürü ve istismara karşı savunmasız kılan modern kölelik arasındaki bağlantıyı dile getirmek. 

Göçmenlerin en savunmasız ve hangi koşullarda modern köleliğe açık olduğunu vurgulamak, Köleliğin başlangıç yeri Afrika’ya odaklanmak, insan tarihinin en utanç verici zamanı hatırlatmak.     

Günümüzde seyreden, göçmenlerin insan kaçakçılığın, zorla çalıştırma ve modern köleliğe dikkat çekmek duyarlık kazandırmak savunmasızlık alanların yok olmasın sağlamak mülteciler için çarpıcı 'umut mesajı'oluşturmak.

Toplantı sonrası pandemi nedeniyle geleneksel toplu foto Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall bahçesinde çekiminden sonra basın toplantısı sona erdi.

yilmazparlar@yahoo.com


kaynak: Net Haber Ajans

20 Ekim 2020 Salı

Roman Federasyondan Düğün

 Roman Federasyondan Düğün

Özgürlüklerine tutunmuş gibi görünen, basit şeylerden ve doğanın sağladığı güzellikle nasıl yetineceklerini bilen, birbirine sıkı sıkıya bağlı aile ve topluluk yapıları olan, güvenlik duygusu taşıyan Romanlardan olan İstanbul Roman Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Nebahat Bilgiç kızını evlendirdi.



Roman Düğünü söz konusu olunca eğlence, neşe, mutluluk kaçınılmaz. Bu güzel düğünün Nikah şahitliğini, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demir Yürek ve Tarım ve Orman Bakanı Baş Danışmanı Metin Özçeri yaptı.




Romanların herkesle kaynaşmasını, Roman toplumu için yeni evlerin yapılmasını, Romanların durumunun iyileştirilmesi, Hükümet ve yerel yönetimler de Romanlarla fazla ilgilenmesini, içlerinden mimar, avukat, doktor vs.çocuklar yetiştirmek isteyen ve eğitimleri için, fakir aile çocuklarına gerekli koşulların sağlanması, çocuklarına burs verilmesi eğitim malzemelerin tedariki gibi faliyetlerine ve diğer yoğun çalışmalarıyla herkesin takdirini kazanan, İstanbul Roman Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Nebahat Bilgiç, kızı Sedef Bilgiç’i Emniyet mensubu Burak Dincel ile evlendirdi.

Nikah iki gün öncesi kına gecesi, eşi benzeri olmayan eğlence neşe içinde geçti. Orijinal Hindistan kıyafetler içinde davetliler gece saatlere kadar doyasıya eğlendiler.

Ailenin öneminin altını çizen, farklı gruplar arasında, bağları gösteren, Roman toplumunda evlilik, geleneksel olarak görücü usulü olması arzu edilir. Potansiyel Gelin-Damat çiftinin ebeveynleri, çocukları için ideal bir eş bulmaya yardımcı olmalarından kaynaklanmaktadır.

Kökleri Hindistan’a dayanan, Avrupa’da 15 milyon olarak tahmin edilen nüfuslarıyla en büyük azınlık grubu teşkil eden Romanlar, Avrupa’da hep dışlanmalarına rağmen ayakta kalmayı başardılar.

Türkiye’deki Roman nüfusu, tam bilinmemekle beraber 2 milyondan fazla olduğu, kimilerine göre 5 milyon gibi rakamlar söyleniyor. Kötü koşullarla, fakirlikle suçların yolu sık sık kesiştiği gerçeğiyle, bazıların suçlara bulaşmış durumda olmasıyla toplumu kötü olarak etiketlemektedir. İşe alınmamaktalardır. Daha iyi koşullarda  yaşamayı amaçlamaktalardır. Eğitimle kariyerli meslek sahibi isimler kazandırılmalı ve bu isimler örnek olmalıdır.



Sağlık, eğitim ve iyi koşullarda ikametgah gibi projeler için, çok fikirlerle Hükümet ve yerel yönetim kapılarını aşındıran, İstanbul Roman Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Nebahat Bilgiç, toplumundaki marjinal konumlarını çalışma, deneysel verileri kullanarak, güç farklılıklarının Romanlar ve yerleşik nüfus arasındaki sosyal ilişkileri nasıl şekillendirdiğini ve damgalanmanın Romanları zayıflatdığı gerçeğiyle iyileştirmenin aynı zamanda tüm toplumuda sağlıklı yapacağı görüşünü savunuyor.

yilmazparlar@yahoo.com

3 Ekim 2020 Cumartesi

Turizmde Beyin Fırtınası

 Turizmde Beyin Fırtınası

Covid Salgını turizmde yeni seyahat trendlerinide beraberinde getirdi. İnsan tutumunu, niyetini temel alan, turistlerin davranışlarını, düşüncelerini anlayan bilinçli turizmin yeni akımlarını öngören, SKAL İstanbul kulübü krize çözüm aradı. Dijital ortamda Zoom üzerinden geniş katılımlı bir çalıştay düzenledi.

Siyasi çerçeve koşullarına bağlı olan, salgın dönem Turizmine kilit kararlar veren siyasi irade olmasına ve ne olacağını tahmin etmek çok zor görünmesine rağmen, sektör tüm krizlerin kralı olarak çözümler üretiyor. Pazar katılımcıları, potansiyel talebi incelemek ve yeni ürünler hazırlamak için buna odaklanıyor.

Üç milyar insan evde oturuyor ve enfeksiyondan korkuyor, sınırlar kapanıyor, vizesiz rejimler iptal ediliyor, uçaklar uçmuyor, oteller boş ve personel işten çıkarılıyor. Ama er ya da geç salgın sona erecek. Dünya karantinalardan çıkmaya, bağları yeniden kurmaya ve seyahat kısıtlamalarını kaldırmaya başlayacak. Bundan sonra turizm nasıl olacak?

Gerek üye sayısı, gerek gerçekleştirdiği projeler ile dünyanın en önemli kulüplerinden olan, Yönetim Kurul Başkanlığını Ayşe Önen’in yaptığı İstanbul SKAL Kulübü yine bir ilke imza atarak, Arama Konferansı konusunun uluslararası öncülerinden olan Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu yönetiminde çalıştay düzenledi. 

Yaptığı açılış konuşmasında Ayşe Önen özetle, Tüm Dünyayı  derinden  etkileyen ve insan hayatını da tehdit eden, benzeri görülmemiş bir süreç  yaşadığımızı, en çok etkilenen, turizm sektörü olduğunu, birkaç aylık iyileşme algısı olsada geleceği şekillendirmeye, çalıştıklarını söyledi.

Başkan Önen, “2020  yaz sezonunu  bitirdik, yaşadığımız  tecrübelerle,  turizm endüstrisinin paydaşları olan bizler, bir araya gelip,  ortak  sorunları  bulmaya, daha iyiye ulaşmak, ve  yeni  normaller  çerçevesinde neler yapılması gerektiğini  belirleyerek,  hedefler  seçmemizi sağlayacak “Arama Konferansı” düzeninde, bir beyin fırtınası yaparak, geleceğe ortak akılla bakmak istedik.” Diyerek Dr. Oğuz Babüroğlu, teşekkür ederek Moderatöre sözü bırakdı. Başkan Önen ayrıca Babüroğlu’na teşekkür ifade eden TEMA vakfina geçmişi, günümüzü, geleceği sembolize eden 3 Fidan bağışladıkları sertifikayı, sanal ortmada takdim etdi. 

Seyahat ve turizm endüstrisinin tüm sektörlerini çatısı altında toplayan tek uluslararası organizasyon olan ve sektörün önemli isimlerini bir araya getiren SKAL İstanbul Kulübü, Eylül ayı toplantısı için bir araya geldi. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle sanal ortamda düzenlenen interaktif toplantı Arama Konferansi ekolünün  öncüsü, Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Kurucu Yöneticisi, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yazar Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu moderatörlüğünde gerçekleşti. 

Yeni dönemle birlikte yeni trendlerin ortaya çıktığından söz eden Prof. Dr. Babüroğlu, inovasyon ve dijitalleşme, hijyen ve sağlık güvenilirliği, temassız işlemler, kişiye özel seyahat ve konaklama tercihleri, yeni turistik bölgelerin tercih edilmesi gibi yeni akımlara değindi. Salgın döneminin olumsuz etkilerini en çok hisseden sektörlerin başında gelen turizm sektörünün yeni düzene uyum sağlamak için neler yapabileceğinin konuşulduğu toplantıda tüm üyelerin interaktif olarak katıldığı bir çalışma gerçekleştirildi. Zoom üzerinden çalışma gruplarına ayrılan üyeler, yeni dönem ile birlikte ortaya çıkan sorunlara çözüm önerileri geliştirdi. 

Grup çalışmalarında üç ana başlık ön plana çıktı

Grup çalışmalarının oldukça verimli geçtiği toplantıda öne çıkan konular arasında her zaman öncelikli olmasına karşın salgın ile birlikte önemi daha da artan hijyen ve sağlık güvenilirliği, online check-in ve check-out işlemleri gibi temassız işlemlerin gerekli yasal düzenlemelerle birlikte aktif hale getirilmesi vardı. Toplantıda öne çıkan bir diğer önemli konu da turizmde yerelleşmeydi. Sınırların kapalı olması nedeniyle dış turizmin yapılamaması, salgın nedeniyle ailelerin ve yakın arkadaş gruplarının bir arada seyahat etmesinin ötesinde geçimini sadece turizm ile sağlayan yerel halkın durmunun salgın ile olumsuz etkilenmesinden ötürü iç turizme ağırlık verilerek Türkiye’nin keşfedilmemiş yeni destinasyonların ortaya çıkarılmasının önemine dikkat çekildi.




Koronavirüs salgınının turizm sektörü üzerindeki şiddetli etkisi sır değil. Ancak çoğu kişi, durumun ne gibi değişiklikler getireceğini, COVID-19 sonrası dönem için turizm trendlerinin neler olduğunu merak ediliyor. Yine uzman görüşlerine göre yeni trendleri ilk bakışda, Uçuşlar yerine yol gezileri, Sağlık turizmi, Vahşi Yaşam Tatilleri, Glamping ve Ekoturizm, Çevrede bisiklet yolları, Gölde dinlenmek vs. deniz kenarında tatil, Aile seyahati, Yalıtılmış bir tatil olarak belirliyorlar.

Korkunun anahtar olduğu, bilinmeyenden korkma, enfeksiyon korkusu, birine dokunma, dokunulma, aile ve arkadaşlara bulaşma korkusu, birçok cephede ortadan kalkması ve tamamen ortadan kaldırılması için çok sayıda iyi haberin olması zaman alacak. O zamana kadar seyahat ve turizm tam anlamıyla küçük kulübesinde kalacak..

Yakın gelecekte, her biri kendi açısından önemli olan olası eğilimler uzmanlara göre; Ülke sınırları bir süre herkese açık olmayabilir. Bazı coğrafyalar bir süre tehlikeli olarak algılanabilir, ziyareti düşünülmez gelebilir. İş seyahatleri önemli ölçüde azalabilir. MICE pazarı bir süre çok zor duruma girebilir. Mega etkinlikler daha az çekici hale gelebilir. 

Grup yolculuğu küçülebilir. Boş zaman seyahatleri de bir süre azalabilir. Daha az sayıda öğrenci eğitim görmek için yurt dışına seyahat edebilir.  Din turizmi düşebilir. Emekli. olgun gezginler en büyük ölçüde etkilenebilir. Turizm, daha fazla iç yönelimli iç turizme dönebilir. Destinasyon düğünleri ciddi bir düşüş yaşayabilir. Okul gezileri kuruyabilir. Doğa zafer kazanabilir. Büyük olasılıkla doğa ve yaban hayatı, önümüzdeki aylarda anıtlara ve tarihe tercih edilebilir. Hava yolculuğu daha pahalı hale gelebilir. Havaalanları daha az kalabalık olabilir. Bu, havalimanlarında perakendecilikten makul ölçüde büyük potansiyel alan yiyecek ve içecek, yaşam tarzı, elektronik ve daha birçok marka etkilenebilir. Lüks oteller daha ucuza gelebilir. Yolculuklardan bir süre uzak durulabilir  Yol gezileri daha fazla tercih edilebilir. Aileler ve gençlerin, özellikle uzun hafta sonları ve kısa tatiller için, daha fazla dışarı çıkmayı tercih etmesi muhtemeldir. Memleket yolculuğu büyük bir segment olabilir. Yiyecek ve İçecek tüketimi etkilenebilir. Gastronomi turizmde düşüş yaşanabilir. Alışveriş ciddi bir gerileme yaşayabilir.

Müşteri daha fazla seçeneğe, daha fazla esnekliğe sahip olarak temel faktörler şunlar olacaktır:;Güvenlik: hem algılama hem de gerçeklik önemli olacaktır. Sağlık: hükümet zorunlu kontroller getirebilir. Hijyen: Bundan ödün verilmeyecektir. Markalar: Kaliteden yana olanlar kazanacaktır. Değer: İyi para için iyi bir değer, yeni anlayış olacaktır.

yilmazparlar@yahoo.com

      

Kaynak; Net Haber Ajaans

16 Temmuz 2017 Pazar

BYEGM’NİN YEREL MEDYA ÖDÜLLERİ BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM’IN KATILDIĞI TÖRENLE SAHİPLERİNİ BULDU

  • BAKAN YARDIMCISI KURTULMUŞ: “BU TOPRAKLARDA ÇOK İHANET OLDU AMA 15 TEMMUZ EN KARANLIĞIYDI”


Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün (BYEGM),  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teklifleriyle düzenlediği ‘15 Temmuz Anma Etkinlikleri’nin dördüncü gününde, Türkiye’de ağırlanan 350’yi aşkın yabancı basın mensubu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile bir araya geldi.

BYEGM Basın, Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki toplantıda kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş "Bu topraklarda tarih boyunca çok ihanet olmuştur ama 15 Temmuz’da gördüğümüz ihanet, en karanlık, en kanlı ihanetlerden birisidir. Asla bu ihaneti, bu ihanetin sahiplerini, bu ihaneti planlayanları, bu kanlı darbe teşebbüsünün arkasındaki elleri ve akılları unutmayacağız, unutturmayacağız" diye konuştu.

Kurtulmuş, 15 Temmuz akşamı 40 yıldır devletin içerisine saklanmış, milletin vergilerinden oluşan bütçelerle elde edilmiş olan imkanları milleti öldürmek için kullanan bir ihanet çetesiyle karşı karşıya kalındığının altını çizdi.

OHAL İnceleme Komisyonu'nun önümüzdeki haftadan itibaren başvuruları kabul edeceğini hatırlatan Kurtulmuş, bu komisyonu resmi bir çalışma yöntemi olarak benimsediği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin komisyona müracaatlar bitmeden başvuru kabul etmeyeceğini söyledi.

Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, "Türkiye'de gerçekten 15 Temmuz'da ne oldu, bu darbe teşebbüsünün arkasında ne vardır, Türk halkı 15 Temmuz'da hangi saiklerle demokrasisine sahip çıktı, bunları yerinde görerek, ilgilileriyle konuşarak, halkla temas ederek her birinizin en iyi şekilde bilgi edinebileceğini düşünüyorum.” diyerek basın mensuplarının istedikleri şekilde araştırma yapabileceklerini ifade etti.

15 Temmuz'un dünya milletlerine karşı da önemli bir örnek olduğunu anlatan Kurtulmuş, 15 Temmuz 2016'daki destanın, dünyanın demokrasi tarihine armağan edilen bir kahramanlık destanı olduğunu ifade etti. 15 Temmuz'un bütün cepheleriyle aydınlatılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, bu ihanetin dünya kamuoyuyla paylaşılması gerektiğine de işaret etti.

Kurtulmuş, "FETÖ’nün bir yüzüne baktığınız zaman, bir hayır kurumu olarak gördüğünüz, sanki eğitim kurumları olan, yardım kuruluşları olan, fakir fukaraya yardım eden kuruluş olarak zannedersiniz. Bütün dünyada da böyle. Ama esas bu maskeye gizlenmiş olan Türkiye'de devletin içerisine gizlenmiş, askeriyeyi, polisi, adliyeyi, eğitim kurumlarını ve daha birçok devlet kurumunu kuşatmış ve içinde oluşturmuş olduğu ağla devleti ele geçirmeye çalışan bir örgüttür. Bu örgütün aynı zamanda eline silah almaktan çekinmeyeceğini biliyorduk ama bu kadar çılgın olacağını hiç kimse tahmin edemezdi. Bu anlamda terörün her türlüsünü kullanabilecek bir terör örgütüyle karşı karşıyayız" açıklamasında bulundu.

"O gece yaşananlar tam manasıyla gerçekti" diyen Kurtulmuş, kontrollü darbe söylemlerine “El insaf, bunu söyleyenin azcık aklının olması lazım ama ondan önce vicdanının olması lazım" diyerek karşı çıktı.
"ŞEFFAF BİR SÜREÇ YÖNETİYORUZ"

FETÖ ile mücadelenin hukuk çerçevesinde yapıldığının altını çizen Kurtulmuş, son derece şeffaf bir süreci sürdürüyoruz. Bundan inşallah yüz akıyla çıkacağız. Amacımız, bu örgütün içinde olan, irtibatlı olan, bunlarla yardımlaşma içerisinde olan herkesi Türkiye Devleti'nin içerisinden temizlemektir. Suçu olmayan hiç kimseye de haksızlık yapmamaktır" açıklamasında bulundu.

Konuşması sonrasında yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, gerçeklerin bütün dünyaya aktarılması için BYEGM’nin yaptığı bu organizasyonun çok kıymetli olduğunu vurgulayarak Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca’ya teşekkür etti.


Akarca da kendisini ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, Kurtulmuş’a darbe girişimi gecesi bombalanan Meclis duvarlarından düşen mermer parçalarıyla hazırlanan kartlardan takdim etti ve Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un hükümet adına yaptığı açıklamalarının uluslararası basın heyeti için çok önemli olduğunu vurguladı.

yilmazparlar@yahoo.com 

23 Mayıs 2016 Pazartesi

İş Hayatında Parlamanın,4 Altın Kuralı Nedir?-Yılmaz Parlar

İş Hayatında Parlamanın,
4 Altın Kuralı Nedir?


AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, çalışanların iş hayatında başarılı olmaları; diğer bir değişle parlamalarının 4 altın kuralını anlattı. 

İş’te başarılı olmanın 4 altın kuralını açıklıyoruz!

1-Görev tanımının ve hedeflerinin farkında olarak; yöneticinden teyit almalısın. Başarılı olmak, kişinin kendini tanıması ve neden orada olduğunu bilmesiyle doğru orantılıdır. Görev tanımını ve performans hedeflerini bilmek de, kişinin gideceği yol haritasıdır. Bulunduğun ortamda neden olduğunu ve senden ne beklenildiğini daima hatırlamalısın.

2-Toleranslı ve hoşgörülü olmalısın. Herkes hata yapabilir ve sen de yapabilirsin. Önemli olan hatayı anlamaktır ve tekrarlamamaktır. Hata yapmayan, hiçbir şey yapmaz. Tabii ki, hata olabilir, mühim olan hatayı fark etmek, bunu iyi bir ders olarak görmek ve hataya neden olan nedenleri anlamaktır. Yapılması gereken, hatayı bir daha tekrarlamamak için gerekli önlemleri almaktır.

3-Yıkıcı ve kötümser değil; öneri getiren ve çözüm sunan yaklaşımda olmalısın. Konuşmalarında, yazışmalarında, 'zaten; ama...' gibi kelimelerle yazmaya ve konuşmaya başlamamalısın. En olumsuz durumlarda dahi; seni ayakta tutacak bir dal bulmalısın ve çözümün bir parçası olmalısın.

4-Mesleki ve kişisel gelişim eğitimlerini takip ederek, kendini yetiştirmelisin. Tüm alanlarda gelişim ve değişim süreci kaçınılmazdır. Bilgilerini tazelemek, gelişmelerden haberdar olmak, okumak, araştırmak, seminer ve konferansları takip etmek ve ardından bu bilgileri davranışlarına olumlu yansıtman gerekmektedir.



yilmazparlar@yahoo.com

2 Eylül 2014 Salı

NG Kütahya Seramik, Türk Milli Futbol Takımı’nın ana sponsoru oldu-Yılmaz Parlar

NG Kütahya Seramik, Türk Milli Futbol Takımı’nın ana sponsoru oldu

Seramik sektörünün öncüsü NG Kütahya Seramik, 1 Eylül Pazartesi günü Türkiye Futbol Federasyonu ile gerçekleştirilen sponsorluk anlaşmasıyla, Türk Milli Futbol Takımı’nın ana sponsorluğunu üstlendi. NG Kütahya Seramik, Milli Futbol Takımı’na destek veren ilk seramik markası olarak bir ilke imza attı.


 Seramik sektörünün öncüsü NG Kütahya Seramik, 1 Eylül Pazartesi günü Türkiye Futbol Federasyonu ile gerçekleştirilen sponsorluk anlaşmasıyla, Türk Milli Futbol Takımı’nın ana sponsoru oldu. Milli Futbol Takımı’na destek veren ilk seramik markası olan NG Kütahya Seramik bir ilki hayata geçerdi.

Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde gerçekleştirilen imza töreni Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye Futbol Federasyonu 1. Başkan Vekili Servet Yardımcı, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral’ın katılımıyla gerçekleşti. Törenin ardından Milli Takım futbolcuları ve Fatih Terim dünyanın en büyük karosunu imzaladılar.

Türkiye’nin en büyük seramik karolarını üreten NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Türk Milli Futbol Takımı’nı destekleyerek bir ilke daha imza atmaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi: “Bugüne dek daima ilklere imza atan NG Kütahya Seramik ailesi olarak, Avrupa’da ve dünyada yepyeni başarılar için Türk Milli Futbol Takımı ile el ele koşacağız. Fatih Terim liderliğindeki Milli Takımımız tarihinin en büyük başarılarına koşarken, NG Kütahya Seramik ailesi olarak takımımızın yanında olmanın gururunu yaşıyoruz.”

İşbirliğinden duyulan mutluluğu Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören şunları söyledi: “Bugün, bize heyecan ve gurur veren, çok özel bir işbirliğini başlatmak üzere buradayız. Türkiye'nin en köklü markalarından birinin, NG Kütahya Seramik'in, Milli Takımımızın ana sponsorları arasına katılmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Kendilerine, bize sundukları uzun süreli destek için şükranlarımı sunarım. Federasyon olarak göreve geldiğimiz günden beri, Türk futbolunun marka değerini yükseltmek için büyük bir çaba içine girdik. Bunun için pek çok önemli projeye imza attık, atmaya da devam edeceğiz. Öncelikle, futbolumuzun geleceği olan, genç yetenekleri keşfetmek ve yetiştirmek üzere, eğitim ve altyapı yatırımlarını başlattık. Başka bir deyişle, ‘değerlerimize’ sahip çıktık! Türk futbolundaki kaos ortamını düzene sokmak için sorumluluk aldık. Tüm kulüplerimize eşit mesafede, adil bir yönetim için kolları sıvadık. Başka bir deyişle ‘değerlerimizi’ korumaya aldık! Futbolu şiddetten arındırmak için e-bilet  ve Passolig sistemini getirdik, kötü tezahüratı yüzde 90 oranında azalttık bunu tamamen bitireceğiz. Centilmenlik, rakibe saygı, sportmenlik gibi bir ara kaybolmaya yüz tutan erdemleri tekrar yaşatmaya başladık. Başka bir deyişle ‘değerlerimizi’ hatırladık ve hatırlattık.”

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben buradan tüm marka yöneticilerine ve reklam verenlere bir mesaj vermek istiyorum: Büyük küçük tüm takımlarımıza gönül rahatlığıyla sponsor olsunlar. Markalarını futbolla, takımlarımızla yakınlaştırmaktan artık çekinmesinler. Bundan sadece fayda göreceklerine emin olsunlar. Biz Federasyon olarak Türkiye’de futbolun markalar için, iletişim için, seyirciler için nezih ve çekici bir ortama dönüşeceğinin garantisini veriyoruz. Büyük küçük tüm futbol takımlarımızla sponsorların buluşması için uygun ve cazip futbol ortamını yaratacağımızdan, bu doğrultuda her iki tarafı da destekleyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu anlamda NG Kütahya Seramik’in tüm markalarımıza örnek olmasını diliyorum. Bugün imzaladığımız anlaşma ile NG Kütahya Seramik önümüzdeki dönemde yıllık 5 milyon TL destek sağlayacaktır. Bu para da elbette yukarıda saydığımız değerlerin yaşatılması için kullanılacaktır. Pek çok kulübümüzün hak ettiği şartlarda sponsor bulamadığı bir dönemde, Milli Takımımızın bu kadar güçlü bir sponsor desteğine sahip olması, başka pek çok markanın takdirini kazanacak, kulüplerimiz için de önemli sponsorluk anlaşmalarının yolunu açacaktır. Her zaman söylediğimiz gibi, Türk futbolunda ‘ben yerine biz’ demeye başladığımız bu dönem, büyük başarıların da başlangıç noktası olacaktır.”
 yilmazparlar@yahoo.com

CHP gençler araştırıyor Ortak akıl adresi-Yılmaz Parlar

Ortak akıl adresi
Kurultaya saatler kala CHP tabanından bazı genç isimler kitlelerin Parti Meclisi’nde kimi görmek istediğine ilişkin araştırma yapmak için düğmeye bastı. Sosyal medya kanalları değerlendirilerek yapılacak araştırmanın sonuçları Çarşamba saat 16’da kamuoyu ile paylaşılacak. Araştırmaya özellikle gezi sürecinde aktif olarak sosyal medyayı kullanan kesimin katılması hedefleniyor. Bu araştırma sonucunda yapılacak açıklamanın Parti Meclisi’nde oy kullanacak delegelerin işlerini kolaylaştıracağını belirten Araştırma Komitesi Üyesi Serhat Dükel, “Bir grup arkadaşımızla birlikte başlattığımız süreç bize bazı bilgilerin daha net ulaşmasını sağlayacak. Parti Meclisi’nin oluşumu bu Kurultay’da her zaman olduğundan daha önemli. Parti’yi iktidara taşıyacak kadroların bu kurulda yer alması gerekiyor. Bu noktada biz de kendi ilişkilerimizden bir komite oluşturduk. En çok istenenleri kitlelerin kararı olarak tespit etmeye çalışacağız. Kurultay delegelerine yaptığımız bu araştırmaya sunacağız. Son karar tabi ki onların biz sadece onların işini kolaylaştırmaya çalışacağız. Ortak akıl oluşturmaya yardımcı olmak istiyoruz” dedi.
Dükel, bu araştırmada kendisine çok sayıda ismin yardımcı olduğunu Komite Üyesi olarak Özgür Koçak, İpek Kırmızıdere ve Tarık Akbaba’nın görev aldığını sözlerine ekledi ve sistemi şöyle açıkladı:
“Şu anda çok sayıda internet sitesinde ve sosyal medya noktalarında chppmdekimolsun araştırması başladı. Ayrıca chppmdekimolsun@gmail.com dan bize herkes ulaşabilir. Hedef sosyal medya aracılığı ile kitlelerin sesini kurultay delegelerine iletmek.

Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde-Yılmaz Parlar

    Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde Genel Yayın Yönetmenliğini Celal Toprak’ın yaptığı Türkiye’de İş Dünyası Dergisi, iş dü...