26 Eylül 2023 Salı

1.İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı -Yılmaz Parlar

  İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı 

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) iştiraki olan TÜRSAB Fuarcılık Hizmetleri Ticaret A.Ş. tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş. iş birliği ile 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı 20-22 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşti.



En iyi seyahat markaların sergilendiği fuarda, fırsatların kapısını açan görüşmeler sağlandı.

Seyahat yenilikçileriyle bağlantılar kuruldu. Çözümle paylaşıldı, iş anlaşmaları yapıldı. Markalar çok sayıda ziyaretçiye sergilendi.

Turizm endüstrisi ekonomide özel bir yere sahiptir ve hükümet tarafından ülkenin büyümesindeki ana motorlardan biri olarak kabul edilmektedir. Uluslararası Turizm Fuarlarını bir ilki olan İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı, tüm İstanbul ve Balkan ülkeler tarafların arz ve talebini bir araya getiren, iş yapmanın yanı sıra ülkede turizmin geleceği hakkında değerli bilgilerin paylaşılmasının da mümkün olduğu benzersiz bir değişim platformu oluştu.



Ulaştırma, Konaklama turizmi, Seyahat Hizmetleri, Sağlık ve Spa turizmi, tatil destinasyonları, yaz ve kış turizmi, açık hava turizm destinasyonları, turizm merkezleri, tur operatörleri, seyahat acenteleri ve çok daha fazlasının sergilendiği fuar borsasının faydaları yadsınamaz.

Turizm gelişmsi açısında bir sıçrama tahtası olan Turizm Borsası Fuarları Küresel ekonomide yenilik yapma, büyüme ve başarılı olma baskısının yanı sıra kaliteye dayalı rekabet de son yıllarda önemli ölçüde yoğunlaştı. Turizm Borsası Fuarları  inovasyonu sergilemek ve rekabetle doğrudan mücadele etmek için ideal bir platform sağlamış oldu.


Bu bağlamda gerçekleşen 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarında  TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya  KKTC Cumhurbaşkanı Yardımcısı , Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek,  Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, TÜROB Başkanı Müberra Eresin,  Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin,  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dış İlişkiler Danışmanı Mustafa Osman Turan açılış konuşmalarında önemine vurgu  yaptılar. Konuşmalar sonrası protokolun kurdele kesimiyle fuar açılmış oldu.



TÜRSAB standı katılımcıların yoğun ziyaretine mükemmel evsahipliği yaptı.  Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya ,Yönetim Kurulu Üyeleri ve Bölge Temsil Kurulu Başkanları sektör paydaşları ve turizm heyetleriyle toplantılar gerçekleştirdi.

Borsa niteliği taşıyan fuara, 20 ülkeden katılımlar, alım heyetleri ile ziyaretçiler katılım sağladı. B2B olarak organize edilen fuara katılan KKTC, Arnavutluk, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Çin, Hırvatistan, Hindistan, İtalya, Karadağ, Kuzey Makedonya, Kosova, Malezya, Polonya, Romanya, Sırbistan, Uganda, Ürdün ve Yunanistan gibi ülkelerin turizm endüstrisi çeşitli ülkelerden gelen ziyaretçiler tarafından iş fırsatı yakaladılar.



Fuarın açılışında TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye'nin konumu itibarıyla Asya ve Avrupa arasında bir köprü oluşturduğuna dikkat çekerek, 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı’nın Balkan ülkeleri ve Türkiye arasındaki iş birliklerini arttığını, sosyal ve ekonomik ilişkileri de güçlendirdiğini söyledi. Bağlıkaya "Birbirine coğrafi olarak son derece yakın olan Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki turizm hareketleri ise henüz beklenen seviyelere ulaşabilmiş değil. Balkan ülkelerinden Türkiye’ye 5,6 milyon ziyaretçi gelirken Türkiye’den Balkanlara giden ziyaretçi sayısı da yaklaşık 2,1 milyon düzeyinde bulunuyor. Buna göre Balkan ülkeleri ile Türkiye arasında 7,7 milyon civarında bir turist hareketliliğinden söz etmemiz mümkün. Balkan ülkelerinde 60 milyonun, Türkiye’de ise 85 milyonun üzerinde kişinin yaşadığını dikkate aldığımızda yaklaşık 150 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Bu nüfus büyüklüğünün yanında, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki tarihi, kültürel ve ekonomik bağlar düşünüldüğünde turizmde çok daha yüksek rakamlara çıkabilme potansiyeline sahibiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. iş birliği ile organize ettiğimiz bu fuarımız, turizmde sektörel hacmin ve iş kalitesinin artırılması amacıyla bir borsa niteliği taşıyor.



Bu fuarla hedefimiz; bölgedeki turizm hareketinin daha da hızlanmasını sağlayarak karşılıklı ziyaretçi hacmini ilk etapta 12 milyonun üzerine çıkarmak, sonrasında da daha yüksek seviyelere taşımaktır.Karşılıklı iş birliğini geliştirecek, turizmin gücüyle ivme kazanan dostluk bağlarını daha da güçlendirecek bu önemli etkinliğin; İstanbul’a, ülkemize ve Balkan coğrafyasından fuara katılan değerli turizmcilerimize büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Fuarın Balkan ülkeleri ve Türk turizmine hayırlı olmasını temenni ediyorum.”dedi

 yilmazparlar@yahoo.com



Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com


4 Eylül 2023 Pazartesi

2. Uluslararası Epigenetik Kongresi -Yılmaz Parlar

 2. Uluslararası Epigenetik Kongresi 

2-3 Eylül 2023 tarihlerinde, Türk Kanser Derneği ve Biruni Üniversitesi Bilimsel Destekleriyle Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği tarafından düzenlenen, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivleri Külliyesi’nde gerçekleşen 2. Epigenetik Kongresine Türkiye’den ve Dünyadan çok sayıda bilim insanı katıldı.



Merve Ulusoy Bilginer’in moderatörlüğünü üstlendiği Kongrede, epigenetik ve genetik faktörlerin etkileşimi ele alındı. Çevresel etkilerin sağlık üzerindeki rolü masaya yatırıldı ve interaktif oturumlar düzenlendi.

Biruni üniversite Rektör'ü Prof.  Dr. Adnan Yüksel'e Türkiye'de kanserin önlenmesinde epigenetik faktörler bakış açısıyla farkındalık yaratan ve Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman, Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği Başkanı Doç. Dr. Gülsen Meral açılış konuşması yaptılar.



Emeritus ünvanlı Prof.Mustafa Camgöz, Prof.Kenneth White ve Biruni Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr.Öğr.Üyesi Elif Sibel Aslan gibi alanında çok sayıda uzmanın yer aldığı ve Revna Demirören gibi iş dünyasının önde gelen isimlerin de destek verdiği kongrede açılış konuşmasında Burak Duruman özetle “.Öncelikle Merve Ulusoy Bilginer yanımızda olduğu için sonsuz teşekkür ediyorum. Aynı zamanda halk sağlığına o kadar duyarlı bir kişi ki halkımız adına da şükranlarımı sunuyorum. Iyi ki varız

 

Türk Kanser Derneği Başkanı olarak genetik, epigenetik, Nutrigenetik konularının önemini gerçekten bilerek, Hassas tıbbın kişiselleştirilmiş aslında tıbbın. bundan böyle ulaşılabilinir ve anlaşılabilinir bir şekilde halkımıza aktarabilmesi için bizler de var gücümüzle çalışacağımıza Türk Kanser Derneği olarak emin olunuz. DNA'larımız, kaderimiz değil dediniz. Biz buna çok sevindik. O zaman kanser hastalığı da bizim artık kaderimiz olmaktan çıkıyor

 

Bu konuda bizim için en büyük mutluluk. Epigenetik derneği başkanımızın yıllarını bu konuya adamış Doçent Doktor Gülsen Meral Meral hocamızın geliştirmiş olduğu bu yeni yazılım sayesinde de hastalarımızın bizim için en önemli şey bu ürüne ulaşılabilir olması ve bu bunun anlaşılabilinir olması

 


Onun için bu testlere kavuşmanın da büyük bir sevinci içindeyiz. Şimdi düşünebiliyor musunuz? Bir zaman sonra parmak o genetik gibi bir kartınızın olabileceği ve hastanelere hekimlere gittiğimiz zaman bununla beraber hangi ilaçların yarayacağı, yaramayacağı nasıl bir takvim boyunca nasıl bir tedavi yönteminin en iyi yöntem olabileceğini, bu şekilde hassas ve kişisel tıp diye adlandırdığımız şekilde yapabilmenin mutluluğu içinde olacağız. Her zaman Nutrigenetik, epigenetik derneğimizin ve hocamızın yanında olacağımızı

 


Bununla beraber halkımıza en iyi şekilde bunu ulaştırabilmek için var gücümle çalışacağımızı sizlere de bildiriyorum. Halkımız da bizleri bu konularda takip etsinler

 

Artık her şey DNA'larımızda ve işimiz yeni bir silahımız daha olduğu için çok daha kolay olmuş olacak.” Dedi  ve şimdi işimizin mimarı, epigenetik, derneğimizin başkanı Doçent Doktor Gülsen Meral’i kürsüye davet etdi.

Doç. Dr. Gülsen Meral hayallerinin gerçek olduğunu . Nutrigenetik, epigenetik derneği olarak amacın neydi? Dedi şeklinde konuşmasına başladı. “İstanbul'un güzel atmosferinde, önemli olan temel tıp bilimleri ile klinik bilimleri bir araya getirmekte. Eğer hassassa bu konuşacaksak multidisipliner olmalı. Tek başına hastaslık olmaz. Temel bilimlerdeki hocalarımıza açtığı yolda ışıklarla biz klinisyenler uygulamalıyız kliniklerimizi, çok güzel anlattı. O yüzden çok tebrik ediyorum. Bu kadar mı güzel epigenetik anlatılır? Kronik hastalıklar artıyor. DNA Kader'in değil. E peki kronik hastalık hepimiz bir dokunuyoruz değil mi

 

Ama bazen bakıyoruz. Verdiğimiz tedaviler olmuyor. Yan etkisi oluyor. Gene deniyoruz. Artık şanslıyız. Dünya hassas tıbba gidiyor. Ön görmek, önlemek, kişiselleştirmek ve Prof. Mustafa Camgöz’ün , her zaman dediği gibi katılımcı, öğretmek zorundayız

 

Herkese öğretmek zorundayız. Bunun sayesinde artık farklı genetik çok güzel Burak Duruman’ın söylediği gibi farmakogenetik’le dünyada artık kimi nasıl ilaç kullanacağı

 

Yan etkisinin hangisinin olacağı hangisi olmayacağı çok netleşti. Ama hep şunu vurgulamak istiyorum. Multi disipliner. Muhakkak tek başına olacak bir şey değil. Bu yolculuğu bilenler var bilmeyenler var. Hep bir sözden yola çıkalım”


Kronik hastalıklarda bireye özgü tedavide hassastır. Genetikten Epigenetik adlı ikinci uluslararası epigenetik kongresine hoş geldiniz sözüyle Moderatör Merve Ulusoy Bilginer 

 

“Dünyada alerji, Otoimmün Hastalıklar , Kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet, solunum yolu hastalıkları

 

Demans ve kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların sayısı her geçen gün maalesef artıyor. Bununla beraber bu hastalıkların tedavisi için günümüzde kullanılması kaçınılmaz olan kişiselleştirilmiş tıp hizmetleri yeterli düzeyde henüz değil. Bununla beraber bu hastalıkların aslında işine bakarsanız sağlıklı yaşamın devam ettirilmesi ve korunması genetiğinize uygun beslenme ve yaşam tarzını içeren kişiselleştirilmiş yaklaşım önemi, günümüzde daha da iyi bilinmekte, Time dergisinin kapağında da yer aldığı gibi, kaderiniz değil

Bu sloganla başlayan epigenetik yaklaşımların anlaşılmasıyla beslenme ve insan genetiği ilişkisi öne çıkmıştır. Bu ilişki çevresel faktörlerle birleşince eskiden ailesel yatkınlık diye belirttiğimiz alerjik hastalıklar, kalp hastalıkları, otoimmün hastalıklar ve kanserin aslında kaderiniz olmadığı anlaşıldı. 


Ayrıca genetik yatkınlıkla birlikte Epigenetiğinde kronik hastalıklarda ortaya çıkmasındaki önem

Fazlasıyla belirginleşti. Kronik hastalıkların tedavisi teşhisin kişiye özel planlanması, hastalıklara yönelik önleyici tıbbi hizmetlerin kişiselleştirilmesi

 

Ve bireyin aktif katılımı olarak tanımlanan ana unsurlar halinde açıklanabilir. Bu yaklaşımlar tıbbı herkese aynı şekilde uygulamak yerine kişiye özel tıp uygulamalarını gündeme getirmektedir.

 

Hassaslık öngörücü, önleyici, kişiselleştirmiş ve katılımcı tıbbı kapsar. Geleneksel, tek beden herkese uyan, ilaç biçiminden daha iyi hasta sonuçları ve daha fazla maliyet verimliliği sağlayan önleyici, kişiselleştirilmiş veriye dayalı genler, çevre ve yaşam tarzındaki bireysel değişiklikleri de göz önünde bulundurur. Bu hastalık tedavisi ve önlenmesi için gelişmekte olan bir yaklaşımdır.

 

Kongremiz, kronik hastalıklarda bireye özel tedavide hassas tıbbı uygulamaları, genetik, epigenetik, nutrigenetik, mikrobiyota ve parmak o genetik

 

Bu alanlarda bilimsel araştırma ve geliştirme amaçlı akademisyenleri ve tıp, eczacılık, moleküler biyoloji, genetik öğrencilerinden biyoenformatik

Biyoistatistik öğrencilerine ve bu konuda bilimsel olarak kendini geliştirmek isteyen herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyor. Iki gün boyunca kongrenizde on iki oturum gerçekleşecek ve yirmi dört sözel bildiri sunulacaktır.

 

Aralarında İngiltere, Fransa, Mısır'dan da gelmiş olan her biri kendi dallarının uzmanı olan kırk konuşmacının genetik, epigenetik, kişiselleştirilmiş tıbbın, kronik hastalıkların tedavisinde kullanımı, hastalıklara yönelik beslenme ve sporun önemi gibi pek çok konuyu ele alacağı bilgisini de buradan paylaşmak istiyorum sizlerle. Kongremizi gerçekleştirmek için gece gündüz emek veren genetik rehberi genetik derneği yönetimine ve düzenleme kurulundaki tüm arkadaşlarımıza bilimsel programın hazırlanmasında, bilimsel komisyonda görev alan hocalarımıza bu zengin programda emeği geçen tüm kongre bilimsel kuruluna kongremizin bir parçası olarak bilimsel değer katan bildiri sahiplerini ve kabulleri gerçekleştirilen bildiri hakem heyetine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

Bize kıymetli katkılarını esirgemeyen ve Osmanlı arşivini sağlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof.  Dr. Kemalettin Aydın'a bilimsel desteğini her zaman yanımızda hissettiğimiz çalışmalarımız için kapılarını bize açan Biruni üniversite Rektör'ü Prof.  Dr. Adnan Yüksel'e bu oluşumun fikir babası mimarı Türk Kanser Derneği Başkanı gönül insanı Burak Duruman teşekkürlerimizi sunuyoroz” gibi açılış konuşmasını gerçekleştirdi.

Epigenetik Nedir?

Uzmanların verdiği bilgilere göre;  Epigenetik, DNA dizisinde genotipte bir değişiklik olmadan fenotipte bir değişiklik içermeyen, gen ekspresyonundaki aktif ve inaktif genler kalıtsal değişikliklerin incelenmesidir. 

Epigenetik, hücrelerin DNA dizisini değiştirmeden gen aktivitesini nasıl kontrol ettiğinin incelenmesidir. Epigenetik değişiklikler, genlerin açılıp kapanmasını düzenleyen DNA'daki değişikliklerdir. 

Epigenetik değişim düzenli ve doğal bir olaydır ancak aynı zamanda yaş, çevre/yaşam tarzı ve hastalık durumu gibi çeşitli faktörlerden de etkilenebilir. 

Epigenetik modifikasyonlar, hücrelerin nihai olarak farklılaşarak cilt hücreleri, karaciğer hücreleri, beyin hücreleri vs. haline gelme şekli kadar yaygın bir şekilde ortaya çıkabilir. 

Veya epigenetik değişim, kanser gibi hastalıklara yol açabilecek daha zararlı etkilere sahip olabilir. 

Epigenetik alanı hızla büyüyor ve bununla birlikte hem çevrenin hem de bireysel yaşam tarzının epigenetik değişimi etkilemek için genomla doğrudan etkileşime girebileceği anlayışı da artıyor. 

Bu değişiklikler kişinin yaşamının çeşitli aşamalarında ve hatta sonraki nesillerde yansıtılabilir. Örneğin, insanlardaki epidemiyolojik çalışmalar, doğum öncesi ve doğum sonrası erken dönem çevresel faktörlerin yetişkinlerde çeşitli kronik hastalıklara ve davranış bozukluklarına yakalanma riskini etkilediğine dair kanıtlar sağlamıştır.



Nutriepigenomik alanı, gıda ve epigenetiğin sağlık ve refahı etkilemek için birlikte nasıl çalıştığını araştırıyor. Örneğin, bir çalışma, yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı bir diyetin, kromatini açabildiğini ve HDAC inhibitörleri yoluyla zihinsel yeteneği geliştirebildiğini buldu. Diğer çalışmalar, tükettiğimiz gıdalardaki bazı bileşiklerin, onkogenler veya tümör baskılayıcı genler üzerindeki metil işaretlerini ayarlayarak kansere karşı koruyabildiğini buldu. Sonuçta, bilimsel çalışmalar farklı gıdaların epigenom ve sağlık üzerindeki temel mekanizmalarını ve etkilerini ortaya çıkardıkça, epigenetik bir diyet insanları en uygun gıda rejimine doğru yönlendirebilir.

 

yilmazparlar@yahoo.com


27 Ağustos 2023 Pazar

ATA Parti Atatürkçü Adaylara Destek -Yılmaz Parlar

  ATA Parti Atatürkçü Adaylara Destek 

ATA PARTİ : “Yerel seçimlerde ; Atatürkçü Türkçü adaylara destek vereceğiz.”

ATA PARTİ Genel Başkanı Namık kemal Zeybek, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasi partilere yaptığı; “Yerel seçimlerde herkes kendi adaylarıyla girsin” çağrısına ATA Parti olarak karşılık verdi.



Yapılan açıklamada ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek ;işleri ivedileştirip yanlış kişilerle örgüt kurmamak için çok titiz davrandıklarını ,bu bakımdan bu yerel seçimlere katılmayacaklarını belirterek ,

“ Biz ,Karşıt Devrim yolunda adım adım ilerleyen İktidar ile , yarım yamalak Atatürkçülük söylemleriyle gerçekte Karşı Devrime dolaylı destek veren Muhalefet Pertilerine karşı kurulan Yüzdeyüz  Atacılarız.

ATA’nın Türk Devrimin çağa taşıyarak Yeniden Türk Devrimi yapacağız.

Bunun için bütün yurtta , partilerine bakmadan ,düzgün kişiliğine , yeterliliğine güvendiğimiz Atacıları , Atatürkçü Türkçü adayları destekleyeceğiz. “ dedi.

yilmazparlar@yahoo.com

21 Temmuz 2023 Cuma

20 Temmuz 2023 Kıbrıs Barış Harekatı 49.Yıldönümü-Yılmaz Parlar

  20 Temmuz Kıbrıs Türkü'nün Var Olması

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi, KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 49. yıl dönümünde KKTC İstanbul Konsolosluk himayesinde düzenlediği resepsiyonda okunan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar mesajında “20 Temmuz Kıbrıs Türkü'nün var olma mücadelesidir.” Anlamında günün mana ve ehemiyetini bildiren sözcüktü. 



Başkanlığını Zehra Bilge Eray’ın yaptığı Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) İstanbul Başkonsolosluğu ile birlikte, KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 49. yıl dönümü münasebetiyle Beşiktaş'taki Yıldız Parkı Çadır Köşkü'nde resepsiyon düzenledi.



Gerçekleşen resepsiyona İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, KKTC'nin İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ali Sivri ile askeri yetkililer, (TKKTTO ) Kuzey Kıbrıs, Türk Ticaret odası Derneği Başkanı Uğur Özgöker, İstanbul Turizm Platformu  Direktörü  Dr. Şengül Altan Arslan, Başarılı Uluslar arası Avrasya zirveleri düzenleyen  Marmara Vakfı Temsilcisi Engin Köklüçınar, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr.  Hasan Akün başta olmak üzere Kıbrıs gazileri, Dışişleri Bakanlığı temsilcileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcisi, siyasi parti temsilcileri ve seçkin elit davetliler katıldı.



Resepsiyon başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere  gazilere saygı duruşu ve ardından tüm katılımcıların yükses sesle İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.



Erenköy mücahit Özmen İkibiroğlu tarafından, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın gönderdiği mesaj okundu.



KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın mesajı, "Kıbrıs Türkü'nün var olma mücadelesinde en önemli anlardan olan 20 Temmuz 1974'ün 49. yılını idrak ediyoruz. Kıbrıs Türkü'ne barışı ve huzuru getiren Mutlu Barış Harekatı'nda şehit düşenleri rahmetle yad ederken tüm gazilerimizi de minnetle selamlıyorum." özetindeydi



Resepsiyonda Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray yaptığı konuşmasında tüm olayların tarihçesine ufuk turu attırdı. Türklere karşı Rum zorbalığını, EOKA terör örgütünün katliamlarını, Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kuruluşunu ve Kıbrıs Barış Harekatı'nı özetledi.



Kıbrıs Adasında 1974 harekatına kadar giden sürecde  ilk adımlar 1950’li yıllarında başlandı. Rumlar, Yunanistan’a katılmak için çeşitli faaliyetlere girişince Türkiye de meseleye dahil oldu. Adada iki toplumlu bir devletin kurulması için harekete geçildi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yürüttüğü görüşmeler sonucunda 1959 yılında Türk ve Rum halklarının ortak yönetecekleri bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kabul edildi. Varılan mutabakata göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülkeler oldu. Kıbrıs’ta anayasal düzeni bozmaya yönelik herhangi bir girişimde bu üç devlete müdahale yetkisi verilmiş oluyordu. 



Kıbrıs Devleti kuruldu Barış bir türlü oluşmadı. Rum siyasetçiler, Yunanistan’la birleşme amacından hiç vazgeçmedi. Rumların bu yolda örgütlenerek harekete geçmesi çok sürmedi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilen Makarios öncülüğünde kurulan EOKA (Kıbrıs Milli Mücadele Örgütü) adlı Rum örgütü, Türklere karşı saldırılara başladı. Ada'da Kıbrıs Türkü'nün sağduyulu ve barışçıl tutumlarına rağmen Rumların, Kıbrıs Türklerinin malına el koyduğu ve işkencelerle şehit edildi. 



Türkiye Cumhuriyeti, 20 Temmuz 1974'te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullandı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Kıbrıs Barış Harekatı'na karadan, denizden ve havadan başlamış oldu.

Türk askeri, 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırdı. Kıbrıs Türkü'nün özgürlüğünü ve bağımsızlığını ilan etdi.



.Zehra Bilge Eray’ın yaptığı konuşmanın duygusal sözleri ise "Vatanımız olan Kıbrıs topraklarına hemen her aileden şehitler ve kayıplar verdik. Özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız için büyük imkansızlıklara rağmen 7'den 70'e çocuk, genç, ihtiyar birlik ve beraberlik içinde direndik ve savaştık. 1974 yılı 20 Temmuz günü, ikinci kez şanlı Türk ordumuzla, Mehmetçiklerle kucaklaşana kadar biz mücahitler, mücadelemize devam ettik.

Bugün birilerinin telaffuz ettiği gibi Kıbrıslı değil, Kıbrıs Türkü'yüz. Kanlarıyla, bayrağı bayrak, Kuzey Kıbrıs'ımızı bize vatan yapan Mehmetçiklere, mücahitlere ve ana vatanımıza sonsuz şükran borcumuz vardır. Dünyaya ve özellikle Kıbrıs'ta ve Türkiye'de duyması gereken herkese haykırıyoruz ki, o bayrak gönderden indirilemeyecek, KKTC, Güney Kıbrıs'a yamanamayacaktır." İfadeleri yoğun alkış aldı.

KKTC'nin İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar da konuşması aynı zamanda veda niteliğinde oldu.

Bandonun icra edeceği Mücahitler Marşı"ndan bir bölümü dokunaklı, gözleri dolarak okudu.



Konsolos Birand Çınar, "20 Temmuz'un 49'ncu yıl dönümü. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'ncü yıl dönümü. Bu tarihler hepimize Türk ulusunun ne yollardan geçip bu noktaya geldiğini, ne mücadeleler verdiğini anlatmaktadır. 11 yıllık bir hak, hukuk, hayatta kalma mücadelesi vardır. Ve bu çerçevede hep hatırlatmak isterim. Birleşmiş Milletler Barış Gücü adaya 1964'te konuşlandırılmıştır. İşte bu mücadelelerden bir tanesi, Kıbrıs Türk halkının 1963-1974 yılları arasında vermiş olduğu varoluş mücadelesidir. İşte 20 Temmuz 1974, bir dönüm noktasıdır. Bu onurlu mücadelede gerisinde. Eğer Rum tarafı Yunanistan'ın söylediği gibi, dünyayı inandırmak istediği gibi, Kıbrıs sorunu 1974'te başlayan bir işgal sorunu olsaydı, o zaman 1964'te Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün Kıbrıs'ta ne işi vardı Bu çerçevede hep hatırlatmak isterim ki BM Barış Gücü, Ada'ya 1964'te konuşlandırılmıştır.20 Temmuz 1974, bu onurlu mücadelede bir dönüm noktasıdır. Gerisinde 11 yıllık hak, hukuk ve hayatta kalma mücadelesi vardır." açıklamalarda bulundu, İstanbul Konsolosluk hizmetinin bitişi ile kısa veda sözleri ile tamamladı.

Resepsiyon "Mücahitler Marşı", "Türk Marşı" ve kahramanlık türküleri eşliğinde sunulan ikramlarla  sona erdi.

yilmazparlar@yahoo.com

20 Temmuz 2023 Perşembe

Körfez Bölgesi Yatırımcıları Zirvesi Kasımda -Yılmaz Parlar

 Körfez Bölgesi Yatırımcıları Zirvesi Kasımda 

Kısa adı UIP olan Uluslararası İşbirliği Platformu (International Cooperation Platform) ile (GCC) Körfez Araştırma Merkezi (The Gulf Research Center) tarafından, Körfez bölge ülkeleri ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine yardımcı olmak adına düzenlenecek olan “(GCC) - Türkiye Ekonomik Forumu 2023” 12-13 Kasım 2023 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek.



Körfez Bölgesi yatırımcılarını 12-13 Kasım tarihlerinde İstanbul’da buluşturacak olan zirvenin tanıtım toplantısı 19 temmuz 2023 Çarşamba günü İnterContinental Hotelde yapıldı.

Yönetim Kurul Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) çok başarılı, çok etkin verimli “Boğaziçi  zirveleriyle” birlikte bu Ekonomik Forumuda UİP Olarak Ekonomik açıdan Ülkeye çok değer katacak. 

International Cooperation Platform Kurucusu Cengiz Özgencil ile Körfez Araştırma Merkezi (The Gulf Research Center) Başkanı Dr. Abdulaziz Sager’in ev sahipliğinde gerçekleşecek forum; tarım,  gıda, altyapı, ulaşım, lojistik, turizm, finans, yatırım, sanayi ve enerji alanlarında işbirliği fırsatları ve ortak projelere yönelik ağların kurulacağı nitelikte olacak.

Basın Toplantısında UIP Başkanı Cengiz Özgencil, önce UIP Yönetiminde olan The Gulf Research Center yönetiminde olan Gözde Dizdar, Abdülaziz al Ager, Dr. Abdülaziz Sager, Erşat Hürmüslü, ve Dr. Semir Ferraoğlu’nu tanıtdı.

Türkiye ve körfez ülkeleri  güçlü altyapıları, dünyaya entegre ekonomileri, rekabetçi piyasaları ve girişimci ruhuna sahip iş insanları sayesinde ticaret ve yatırımda çok güçlü bir potansiyeli oluşturacağını inandığımız Forumun tanıtım toplantısında Başkan Cengiz Özgencil Şubat Deprem felaketi hepimizi manevi anlamda çok yıktığını, Kimsenin işine zaman ayıramadığını hatda düşünemediğini daha sonraki seçim ortamı nedeniyle yapmasını planladıklerı bu toplantıya bu tarihe ertelediklerini söyledi.

“Şu anda Dr. Semir Ferraoğlu bizim sağlık grubu icra kurul üyemiz. Erşat Hürmüslü, kuruluşdan beri bu UIP’e çok büyük emeği geçmiş. Hepinizin yakında tanıdığı çok değerli büyüğümüz.

Gözde Dizdar hanım da uzun yıllardır bize icra kurul  üyesi olarak destek veren arkadaşımız. 

Dr. Abdülaziz Sager’in konuşması daha anlamlı. Kendisi hem Körfez Bölgesi'yle ilgili bilgiler verecek hem de Türkiye'ye bakış açısını anlatacak.

Bugünkü ortamda körfez bölgesiyle yaptığımız iş birliği bizim için çok anlamlı. Ve altı aylık üzerinde çalıştığımız müthiş birliğe inanıyorum ki Körfez bölgesinden çok önemli yatırımcıların gelmesiyle Türkiye'deki iş dünyasını bir araya getirecek. Ve bu birliktelik uzun soluklu olacağını düşünüyorum.” dedi




Dr. Abdülaziz Sager, İstanbul'da olmak, sevdiği şehirde olmakdan mutluluk duyduğunu, basın mensupların gelmelerinden müteşekkir olduğunu belirtdi. 

Sager, “Yıllar öncesinden gelen tanınmış firmalarımız var. Daha önce de hem misafir olarak hem de konuşmacı olarak pek çok kez katıldım. Cengiz Bey'in yaptığı etkinliklerine hevesle, ilgiyle çok severek izledim. Türkiye'nin tanıtımı için gerçekten elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Çok iyi gözlemliyorum. Buradayken NATO'nun bir konferansında ne yapalım? 

Türkiye için  gerçekten çok çok önemli bir gündü bizim için ve davetle burada olmak benim için ayrıca büyük bir zevkti. Gerçekten forum çok önemli. Özellikle bilgi paylaşımı, kültür paylaşımı, anlamında. 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Arap ülkelerini ziyaret ediyor. Çok çok mutluyuz Cumhurbaşkanı'nın ziyaretiyle birlikte onların bir arada olmasıyla beraber doğru yolumuza da hazırız. Doğru yol ilerlemek aynı işte arabasıyla beraber Togg ile geziyor. Bir milyar dolarlık ekonomik gelişim önümüzdeki 2030 yılında yirmi beş milyar dolara çıkması hedeflendiği için çok değerli üzerine geçip yapıldığını gördük. 


Türkiye'den Arap ülkelerine, Arap ülkelerinden Türkiye'ye Körfez Araştırma Merkezi olarak zaten bu etkinliği yaparken gördük ve onunla birlikte ilerlemek istedik. Kullandığımız iki taraf için de önemli olacağına inandığımız konulara odaklanmak istedik

Finans ve bankacılık zaten şu anda halihazırda dört tane körfezden gelen banka aktif olarak Türkiye'de çalışıyor. Endüstri Turizm ve tabii ki turizm sürekliği..Pek çok körfezle insanla karşılaştım. Gerçekten çok güzel bir Türkiye ekonomisinde şu anda bazı sorunlar zor bir dönemden geçse de, zaten geleceği için büyük potansiyel ve hani geleceği için gelişmeye açık. 


Öncelikle çok iyi, önemli bir insan grubu var. Ciddi bir coğrafyaya sahip, doğru çevreye sahip. bilgiye sahip. Kendi iç pazarı yeterince büyük ve tabii ki çevre yani bölgesel önemli bir pazara sahip.


Büyüme için zaten büyük potansiyele sahip. Zor dönemler oldu mu? Her zaman bir yokuş yukarı gitmesi gerekmeyebilir. Zaten bu gibi şeyler düzelmeyle beraber gidecekler diye düşünüyorum. 


Körfez ekonomisi gayet kuvvetlenerek kendine geldi. Üreticisiyle görüştüm ve bu formun amacını anlatmaya çalıştım ama konuştuğumuzda bu forumun yapılmasında bizim bütün desteğinize sahip olduklarını söylediler ve zaten bu kapsamda da etkinlikle birlikte bir görüşme burada gerçekleşti. Ticaret odalarının da bir mesleğe sahibiz. Birkaç zaten dediğimiz şirketler arası şirketlerin yapacağı iş birliktelik ile birlikte zaten arttıracağımız için ticaret odalarında bu etkileşim çok çok önemli. 



Hedef sektörleri üzerinden pek çok analiz ve akademik paylaşımlarda bulunacağız. Fırsatları değerlendirebilmeleri için yatırımcılara bu fırsatları sunacağız..” şeklinde özetledi  


Gerçektende; Küresel krizle birlikte; Körfez Bölgesi'ndeki bankalarda ciddi anlamda likidite ve maliyet artışı yaşandı. Körfez bankalarının fonlaması sermaye piyasalarından gelmekteydi. Sermaye piyasaları çok ciddi çalkanınca bankaların fonlaması da sarsıldı.. 


Ancak, Küresel kriz döneminde yara alan Körfez yatırımcısının Türkiye'ye olan ilgisinin yeniden artmaya başlıyor.

Türkiye'de enerji, alt yapı, gayrimenkul, sağlık ve perakende başta olmak üzere tüketiciye dokunan her sektörün Körfez yatırımcısının ilgisini çektiğini ve bu alanlarında önemli büyüme potansiyeli görüyorlar.

Türkiye pazarına gerek özel sermaye fonları aracılığıyla, gerek satın alma yoluyla giriş yapmak için yeniden fırsat kollamaya başladıkları görülüyor.

yilmazparlar@yahoo.com


22 Haziran 2023 Perşembe

SKAL İstanbul Kulübü Tarihi Pera’da-Yılmaz Parlar

 


SKAL İstanbul Kulübü Tarihi Pera’da, 

SKAL İstanbul Kulübü geleneksel aylık toplantı sonrası Kültürel projeleri kapsamında, kültür gezilerine devam ediyor. 2023 Haziran ayı toplantı sonrası rotası Tarihi Pera’ydı. 



İBB tarafından yenilenen tarihi bina Casa Botter ile Metro Han’ı gezi öncesinde, Rehberler Oda Başkanı Sedat Bornovalı ve Kültür İstanbul A.Ş. Yatırım, Proje ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Onur Aldı tarafından, SKAL İstanbul Kulubü üyelerine bu iki tarihi bina bilgilendirildi. 



2023 haziran ayı The Marmara Pera Hotelde Genel Müdürü Mert Özcan’ın ev sahipliğinde yapılan toplantıya Başkan Can Arınel, Yönetim kurul üyeleri, Mustafa Yalçın, Meltem Tepeliler, Eski SKAL İstanbul Kulübü Başkanı ve USDF Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Önen, Seyhan Ayel Girit, Tülay Kurtuldu, Marmara SKAL Başkanı Melih Kırlı, Eski SKAL İstanbul Kulübü Başkanları, Bahar Birinci, Başta olmak üzere üyeler Katıldılar.



Yönetim Kurul Üyesi Mustafa Yalçın ön konuşma ile birlikte Misafirleri takdim etdi. Misafirler arasında; Özkan Alkan misafiri Tahsin Türkoğlu, Öznur Çilingiroğlu misafiri Tolom Sökmen, Elif Altınok misafiri Rana Ünsal, Misafiri Serdar Keskin. Rize Sağlık Kulübü işletmecisi. Diyarbakır bölgesinde yeni kurulacak olan Mezopotomya SKAL Başkanı ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Akyıl, İstanbul Turizm Platformu Koordinasyon biriminden Funda Kesiciocak ve Mertcan Topal, Türkiye Otelciler Birliği-TÜROB Başkanı Müberrar Eresin, İBB Turizm Müdürü Hüseyin Gazi Coşan, Kültür A.Ş. Müdür Yardımcısı Onur Aldı, Eski Rehberler Odası başkanı Sedat Bornavalı ve pek çok Turizm üst düzey temsilcileri yer aldı.Yönetim Kurul Üyesi Mustafa Yalçın, Konuşması için Başkan Can Arınel’i davet etdi 



Başkan Can Arınel, yaz aylarındaki kapalı alan toplantıları yapmaya pek alışkın olmadıklarını söyleyerek “ Haziran ayında biraz kapalı bir mekanda sizleri burada ağırlıyoruz. Çünkü çok özel bir programımız var.” Sözleriyle İBB tarafından yenilenen  Pera Bölgede bulunan iki tarihi bina  Casa Botter ile Metro Han’ı gezeceklerini hatırlatdı. Arınel “Kulübümüze önemli destekler vermiş iki üyemizi onurlandırıyoruz. Sinan Babila ve Corc Küdyan 50 yılı aşmış SKAL’a hizmet vermiş üyemiz. Onlarla birlikte SKAL Tost ritueli yönetim kurulu üyelerini de sahneye davet ediyorum.” Dedi  

Geleneksel SKAL Toast, Başkanlar ve Yönetim Kurul üyeleri ile birlikde birkaç yabancı dil versiyonla yapıldı.



Sinan Babila ve Corc Küdyan 50 yıl plaketleri takdim edildi.

Başkan Can Arınel “Barış ve dostlukla birleştirici gücü sadece bu ülkenin içerisindeki turizmle uğraşan herkesi değil yurt dışından da yaklaşık 14 bin kişiyi turizm sektöründeki 14 bin kişiyi bir araya getiriyor. Onun için dünyadaki bu en büyük mesleki organizasyon olan SKAL’ın parçası olduğumuz için hepimiz gurur ve onur duyuyoruz. Türkiye'deki SKAL hareketi başladığı 1956 yılından bu yana en başından başlayarak genç yaşlarında görev almış iki önemli turizm duayeni yanımızda. Birisi havacılık sektöründen diğeri yiyecek içecek sektöründe eğlence sektöründen



Sinan Babila'yı George Hidyan'ı hepiniz tanıyorsunuz. Bahar Birinci Başkanımızdan bu yana bahar başkanımızın döneminde başlayan bir bir vefa göstergesi oldu. Derneğimize uzun yıllarını vermiş, emek ve katkılarından dolayı uzun yıllar çalışma göstermiş, desteklerini hissettiğimiz değerli turizm duayenlerini ödüllendirmeye başladık. Bugün de onların bir sonraki adımındayız. Daha sonra bu gelenek Ata Eremsoy Başkanımızla ve Ayşe Önen başkanımızla devam etti. 50 yılın üzerine geçmek bilemiyorum ama çok büyük, çok büyük bir emek.” Hayırlı olsun dileklerle 50 Yıl hizmet plaketlerini takdim etdi.


Can Arınel’in “İstanbul'un Türkiye'de kurulan en eski turizm derneği olmasının yanı sıra Bunlardan bir tanesi de istifa müessesesi.” espirili 16 kez  Corc Küdyan’ın istifa etdiğini söylemesine üzerine Corc Küdyan 17 olarak düzeltdi. 



Corc Küdyan “Sağ olun. Arkadaşlar sizinle beraber olmam beni biraz daha gençleştirdi. Aslında biz senelerimizi doldurduk. Ama sizlerle olunca adeta gençleşiyoruz. Bu nedenle sizlere teşekkür ediyorum. Bize bu mikrofonu vererek, konuşturarak ödülü, ödülümüzü alma fırsatını verdiği için şimdiki yönetime de teşekkür ediyorum. Turizm camiası bana pek çok şey öğretti. Kervansaray üst katında masanın başında oturup da herkesle tek tek ilgilendiğim, zamana bakın 50 sene ve 50 sene bir asır geçti. Bu SKAL’a  harcadığımız zaman demek. Ben 1956 da başladım. Park hotel'inde Adnan Menderes'e, hizmet ettim. O günlerden bu günlere

geldik ama burada 50 sene harcamak hakikaten insana huzur veren bir okul. Neden biliyor musunuz? Çünkü burası değil. Dostluk çeki. Amerikan olarak kurulmuş. Son yıllarda biraz ticarileşmeye başladı ama ne olduğumuzu unutmayın. Aynen. Biz 50 senedir buraya dost olarak geldik. 93 kongresini yaptık. 1700 kişi. Bir daha SKAL tarihinde 1700 kişilik bir kongre olmadı, Daha fazla yer ayıracak mekan yoktu. Gittik aktif spor salonunu kiraladık. Abdi İpekçi spor salonunun bir kısmını kapattık. 



Sokağa çıkma yasağı vardı. Evet. Biz yine de o 1700 kişiyi  ağırladık. 

SKAL olarak bütün bunlar bir tarih ama o kadar tatlı ki hatırlattığımız zaman, onu hatırladığım zaman, günlerimi hatırlıyorum. Sakın unutmayın. SKAL bir dostluk cemiyetidir. Dostluk cemiyeti olarak da kalması lazım. Ticari müessese olduğumuzdan bu yana 10 bin kişi kaybettik. Benim zamanımda 25 bin kişiydik. Türkiye'de 1000 üzerinde SKAL üyesi vardı. Şu anda kaç kişiyiz bilmiyorum. 7 yüz küsür 3 yüz kaybetmişiz. 10 bin kişi de dünyada kaybetmişiz. Neden? Çünkü dostluk dost olmayı unutmaya başladık. Ben çok teşekkür ediyorum bizi bugün andığınız için” dedi


Sedat Bornovalı özetle “Gezinize, belki en kısa yoldan gidersiniz ama hani eğer turizmciler olarak yürürsek biz mutlaka yolu biraz uzatıp en güzel şeyleri göstermeye hevesli olacağımız için acaba neler görürdük diye düşündüm. Bana düşmez. Zaten hani rol çalmak olur ama en azından kim olduğunu, İtalya'nın buralarda ne yaptığıyla ve bir tek başına mı burada bulunuyor? Yoksa belirli bir ortamın mı parçası onu çok kısaca hatırlatabilirim. Bunu hatırlatırken de tabii ki en güzel noktadan şöyle dışarı bakarak pencereye, hemen öndeki hoteliyle güzergahımıza başlayabiliyoruz.” Pera Palas,dan aşlayarak tüm Pera bölgesindeki tarihi binaları ve mimarları anlatdı


Kültür A.Ş. Müdür Yardımcısı Onur Aldı ve İBB yetkili isimlerin verdikleri bilgilere göre;. 



Casa Botter,  Osmanlı’nın Art Nouveau üslubundaki ilk binası olarak öne çıkan Botter Apartmanı, 1900’lerin başında Saray mimarı İtalyan Raimondo D’Aronco’nun imzasını taşıyor. 1900-1901 yıllarına tarihlenen ve “Casa Botter” da olarak anılan yapı, dönemin padişahı II. Abdülhamid’in isteği üzerine sarayın resmi terzisi Jean Botter için inşa ediliyor.  Avrupa modasının esintilerini Pera’ya taşıyan şehrin “ilk modaevi” Botter Modaevi de burada açılıyor. Beş katlı bina (Bodrum katı ile birlikte toplam yedi katlı yapı),  Batılılaşma etkisiyle Beyoğlu ve Galata bölgesinde başlayan apartmanlaşma sürecini yansıtan bir yapı olmasıyla da dönemine ışık tutuyor. Bugün sanat eserlerine ecv sahipliği yapacak.

Metro Han, Fransız mühendis Eugéne-Henri Gavand tarafından tasarlanır. 1871’de inşasına başlanan yapı 1875’te teslim edilir. O dönemlerde Galata – Karaköy arasında çalışan insan yoğunluğunu gözlemleyen Gavand, tünel projesini bu şekilde hayata sokar.

Dünyanın en eski ikinci metrosu

1863’te inşa edilen Londra metrosundan sonra, 573 metre uzunluğundaki, dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel, bizi yıllardır bir kültürden diğerine ulaştırıyor.

1875’te tek katlı bir istasyon olarak hizmete açılan Tünel’in yönetim büroları 1914’te bir araya getirilir. 6 kat olarak inşa edilen istasyon binasına, 7. kat 1930’lu yıllarda eklenir. İETT, 1939’da Tünel demiryolunu ve Metro Han binasını satın alır ve genel merkez olarak kullanmaya başlar.


Han, bugünkü halini 1971’de alır. İETT, 1983’te Karaköy istasyonunun üstündeki yeni bir binaya taşınana kadar İETT genel merkezi bu binada faaliyetlerini sürdürür.

1900’lerin başından beri İstanbul’un en güzel manzaralarından birine sahip olan Metro Han,  bellek müzesi, kütüphane ve etkinlik alanları olarak hizmet ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com


Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde-Yılmaz Parlar

    Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde Genel Yayın Yönetmenliğini Celal Toprak’ın yaptığı Türkiye’de İş Dünyası Dergisi, iş dü...