14 Ekim 2023 Cumartesi

İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ekim ayı meclis toplantısını 12 Ekim 2023 Perşembe günü gerçekleştirdi. Bayraklı, çoşkulu, İstiklal Marşının gür sesle okunarak başladığı Cumhuriyet Özel Oturumda, Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle özel kutlama etkinliklerini açıkladı.




İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum dedi. 


İto Meclis Başkanı Erhan Erken cumhuriyetimizin günümüze kadar olan süreçte ufuk turu attırdı özetle söyledikleri;

22 Ekim'de yönetimimiz iyi bir program düzenledi. Orada da birlikte olacağız. Ve odamıza yakışır bir kutlama yapacağız



Hepinizin bildiği gibi bir dünya savaşından çok yorgun bir şekilde ve büyük kayıplar da çıkaran ülkemiz. Başta Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşların gayretleri ve kahraman milletimizin üstün lider örgütüyle gerçekleşen

sonrası cumhuriyeti ilan ederek ülkemizde çok önemli toplumsal ve kültürel değişimler yaşandı.


Ekonomik anlamda daha çok devlet eliyle ciddi bir kalkınma hamlesine geçildi.

O sıralarda 1920 iktisadi buhranı vardı. Sağlık sonrasında. Ülkeler yeni yeni toparlanıyordu.

Ama Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya dengesi çok sağlıklı olunamadığından bir yandan da hızlı bir

Dünya Savaşı'na doğru gidiş süreci vardı ve bu savaş patladı.


Biz bu savaşın dışında kaldık ama sonrasında bildiğiniz gibi batı ülkeleri, batı grubunda yer aldık.

Bu tercih yurt içindeki neticesi itibariyle de ekonomide şahsi teşebbüslerin öne çıktığı bir görevin başlangıcı oldu. Dış yatırımlar devreye girdi. Türkiye bu dönemde ekonomik, sosyal, askeri tüm başlıklarda, batılı kuruluşlarda yoğun bir temas etmişiz

ve bir karma ekonomi sistemi ortaya çıkıyor bu dönemde.


Bu cumhuriyetin 100 yıllık dönemi içerisinde esasında sert müdahaleler yaşadık. Ülkenin gelişmesi birçok açıdan ciddi bir şekilde bu darbelerle müdahale sonrasında bir yeni anayasada yeni düzenlemeler oldu ve bu sosyal ekonomik yapının değişmesini de beraberinde getirdi.


60 sonrası planlı kalkınma dönemine geçtik. 80  sonrası hem o dönemin şartları, hem dünya konjonktürü, hem de etkisiyle Türkiye dış dünyayı daha fazla açıldı.

Ihracatımız arttı. Sermaye hareketleri itibariyle uyumlu bir yapı ortaya çıktı dünya ile.. Böyle bir süreç devam etti. 90 lı yıllar hepimizin bildiği gibi nispeten sıkıntılı bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Yüksek enflasyon, işte sürekli değişen koalisyon hükümetleri,.

Şimdi artık o dönemin belli bir safhasını yaşıyoruz. Burada tabii önemli nokta şu değil. Türkiye etrafındaki geçtiğimiz yüzyıldaki kökenli coğrafyasındaki değişiklikler çevresindeki

Türkiye'yi çok ciddi oranda etkiledi. Bunu birçok örneği var. Son örneğinde tabii bu Arap Baharı'yla birlikte Suriye'deki gelişmeler İran'da ülkemizde beş milyonun üzerinde bir kişiyi misafir etmek zorunda kaldık. Tabii bu ülke açısından önemli yükler getirdi. Yine dışarıdan etkilerle, PKK'nın uzantısı gruplar ülkemizde çok yorucu faaliyetler yaptılar. Bunun problemleri hala çekiyoruz ve devam ediyoruz.


Yine bu arada bir darbe teşebbüsü yaşadık 15 Temmuz'da. Bu da hepimizi üzen bir hale getirdik. Yüz yılında kalkınma çabalarının yanında darbeler, kalkışmalar ekonomik, siyasi istikrarsızlıklar.

Türkiye bugün 85 milyonluk nüfusu dünyanın ilk yirmi ekonomisi arasına giren ekonomik gücü. Yurt dışındaki beş milyonu aşan vatandaşı tüm badirelere rağmen iyi bir şekilde işleyen demokratik yapısıyla önemli bir ülke olarak bölgesinde ve dünyada yer ediyor.


Ayrıca son yıllarda bu savunma sanayideki yatırımlarda da askeri gücünün itibariyle de ciddi bir pozisyona geldik.

Bu tabii Türkiye'nin gücünün artması hem Türk dünyasında hem de gönül coğrafyamızda ciddi bir ümit kaynağı var. Bunu da yurt dışı gezilerimizin hepsinde görüyoruz. Bu ülkelerden Türkiye doğru olan teveccühü, şimdi geçen yüzyılla ilgili bu genel bakıştan sonra, önümüzdeki yüzyıllarda ne tür meseleler var, ne tür hedeflerimiz olmalı? Birkaç noktayla da onların üstünde durmak istiyorum..

Türkiye yeni bir yüzyıla girerken, ekonomisini daha istikrarlı bir yapıya kavuşturmak durumundadır, ki yakinen izliyoruz. Bununla ilgili ciddi çalışmalar var. Milli gelirimiz yaklaşık 10 bin dolarlar civarında. Biraz yukarı çıkıyor. Biraz aşağı iniyor ama

Bunu uzun yüksek bir yere çıkarabilmek lazım. Yani bu orta gelir tuzağı denen yeri aşmak lazım yeni yüzyılda. Bunu aşamazsak ülkemiz için bu sıkıntılı bir hal. Onun için ne yapmak lazım? Sanayide yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyor. Bu önemli bir şey

Bu mutluluk hakikaten ciddi bir hedef olmalı. Katma  değeri yüksek üründen imal edilmesi ve ihracatı önemli bir hedef olarak günümüzde duruyor. Bunlar nasıl artar. Ülkemizin bilim, teknoloji, yenilik alanlarında yatırım yapılması lazım

ARGE faaliyetlerinin daha fazla bir şekilde girmesi lazım.


Önemli başlıklardan bir tanesi de Türkiye'nin demokratik ve sivil bir anayasayı yapabilmesi gerekiyor. Bu meclisin de gündeminde. Burada Türkiye'de farklı eğitim unsurlar çeşitli dini akımlar var ama bu yapı için de aynı zamanda zenginlik teşkil ediyor. Bunlar tarih boyunca bir arada yaşadılar. Hepsinin yeniden kuşatan bir anayasal ve sosyal siyasi yapının oluşabilmesi önümüzdeki yüzyılın önemli noktalarından biri


Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Bu da geleceği vatana ümit verici teknolojik gelişmelere yatkın bir giriş grubumuz var. Genç insanlarımı var. Bu çok önemli. Ama bunların eğitimleri çok önemli.

Dinamik, üretken ayrıca kendi tarihi, coğrafyası, kültürüyle barışık nesiller yetişmesi için sürdürülebilir devamlı giden bir eğitim sistemine de ihtiyacımız var.

Çünkü 30 milyon gencimiz şu anda tahsil seviyesinde. 20 milyon kontrol etti. Yaklaşık 10 milyona yakın da yükseköğretimle 200 üzerinde üniversitemiz var. Yapısal olarak kuvvetli bir şey ama içerik olarak bunların

yapısının olması şart. Mevcut iş gücümüzün de mesleki açıdan eğitime önem veriyoruz .80 den sonra özellikle küreselleşmenin artması ve daha iki binlerden sonra dijitalleşmeyle birlikte değişik değişim süreci çok kuvvetli. Yani ülkenin önümüzdeki yüzyılda bu değişim sürecine uygun hareketler yapması lazım, yapmamız lazım. Bunlar da önemli problemlerimizin başında geliyor


Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını hatasıyla sevabıyla geride bıraktık. Ve yeni bir yüzyıla gidiyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranla ve bugüne kadar bize ulaştıranlara şükran borçluyuz. 



İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO'nun kutlamalarını kapsamlı 7 etkinlik üzerine kurduklarını söyledi. Programa göre, İTO, Cumhuriyet’in 7’den 70’e milletin her ferdinde yaşayan bir bilinç olması amacıyla bir iletişim kampanyası hazırlayacak ve bu kampanyada Cumhuriyet’in iş dünyası için ifade ettiği anlamı dile getirecek. 29 Ekim haftası Oda'nın yayınladığı İstanbul Ticaret Gazetesi '100. Yıl özel sayısı' olarak çıkarılacak. Cumhuriyet’in 100. yılı anısına bir 'prestij yayın' hazırlanacak. 22 Ekim’de ise Cumhuriyet resepsiyonu ve senfoni orkestrası eşliğinde bir konser düzenlenecek. İTO'nun Eminönü'ndeki merkez binasının Boğaziçi’ne bakan cephesinde bir ışık gösterisi yapılacak. Ayrıca en az 12 bin adet Türk Bayrağı ve Türk Bayrağı rozeti yaptırılırken, 100. yıl anısına pul ve hatıra para da bastırılacak.


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum.


Yaptığı yazılı açıklamada, piyasalarda özellikle otomotiv ve emlakta rutin, normal yürüyen bir piyasaya ve makul fiyatlara geri dönülmeye başlandığını kaydetti.


Avdagiç, “Olağanüstü bir dönem geçirdik ve şimdi Ticaret Bakanlığı’nın aldığı tedbirlerle fiyatlardaki spekülatif süreç normale dönme  işaretleri veriyor..


Bazı sektörlerin belirli ürünlerde fiyat artışları yapılmayacağına dair açıklamaları memnuniyet verici, bu indirimleri, tüm sektörlere ve ürünlere yaymalıyız


Ülke olarak enflasyonla mücadelede kritik bir viraja geldik. Rasyonelleşme politikası kapsamında uygulanan politikaların etkileri görülmeye başlandı. Bu virajı birlikte hareket ederek aşacağız.


Yüksek enflasyonun birikimli sonuçlarının ne ölçüde ağır bir fatura çıkardığını hiç unutmamalıyız. Bu yolda beklentilerin bozulmasına izin veremeyiz. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı tavizsiz sürdürmemiz gerekiyor. Bunu başarınca, makul sürede tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum.”dedi. 



Muzaffer Türk ordusu, 6 Ekim’de son düşman askerinin İstanbul’u terk etmesiyle, bu mübarek şehre girdi. Ve 29 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in bize emanet ettiği İstanbul’a sahip çıktı. İstanbul’un işgalci İngiliz ordusu ve müttefiklerinden kurtuluşunun 100. yılını kutluyorum. 'Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe' İstanbul’un ‘Türk ili’ olarak yaşayacağına yürekten inanıyorum.

O tarihte Meclis Başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin hemen ardından Cumhuriyetimizin ilk reisicumhuru seçildiğini hatırlatan Avdagiç,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, teşekkür konuşmasının sonunda Meclise şöyle seslendi. Milletin teveccühünü daima dayanak noktası kabul ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.’ İşte, bizim için Cumhuriyet, Atatürk’ün ifadesiyle saadet demektir, başarı demektir, zafer demektir. Milletimize bu üç hasleti yaşatmak için çalışmak demektir” ifadelerini kullandı.

Atatürk liderliğindeki Meclisin 'Türkiye hükümetinin şekl-i hükümeti, Cumhuriyettir' hükmünü anayasaya koyduğunu hatırlatan Avdagiç, "Cumhuriyet, Türk devletini bu coğrafyadan silmek isteyenlere, hatta bu amaçla bize ömür biçenlere, devletimizin ebediyen var olacağını haykıran bir semboldür. Türk tüccarı açısından baktığımızda ise Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlık demektir, yerli üretim demektir, kalkınma demektir, 'kimsesiz' kimsenin kalmaması demektir, daha yaygın ve nitelikli eğitim demektir. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmakla yetinmeyip, onun önüne geçmek, bu hedeflerle donanmaktır. Cumhuriyet, ülkemiz ve milletimiz için çalışmak demektir" ifadelerini kullandı.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalara ilişkin olarak, "İsrail devleti, ülkesini savunma adı altında Filistinlilere yönelik katliam uyguluyor. Bölgede İsrail’in sivil halka yönelik bombardımanları derhal durdurulmalıdır. Aksi takdirde savaşın yaygınlaşması gündeme gelecektir. Bu da hem bölge hem dünya için büyük tehlike doğuracaktır. İş dünyası olarak sivil can kayıplardan büyük üzüntü duyuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığının büyük çaba gösterdiği sükûnetin bir an evvel tesis edilmesini dilediklerini kaydetti.

Şekib Avdagiç şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanımızın açıklamasının en doğru çıkış ve çözüm yolu olduğuna inanıyoruz: Filistin meselesi hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmelidir. Bunun esası da 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğe haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesidir. Artık bu gerçeğin ertelenemeyeceğini, Filistin topraklarında Filistin devleti olmadan bir barış olmayacağını herkesin anlaması gerekiyor. Filistin halkı yok edilemez. Filistin halkı, İsrail nüfusuyla çevrilmiş abluka mahallelerde yaşamaya mahkûm edilemez. Artık öfke yerine aklın hakim olması, şiddet yerine barış dilinin konuşulması gerekiyor. Barış bölgeye en doğru yolu gösterecektir." Sözleri sonrası komiteleri hakkında söz alan üyelerin sorunlarına cevap verdi.

yilmazparlar@yahoo.com


26 Eylül 2023 Salı

1.İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı -Yılmaz Parlar

  İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı 

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) iştiraki olan TÜRSAB Fuarcılık Hizmetleri Ticaret A.Ş. tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş. iş birliği ile 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı 20-22 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşti.



En iyi seyahat markaların sergilendiği fuarda, fırsatların kapısını açan görüşmeler sağlandı.

Seyahat yenilikçileriyle bağlantılar kuruldu. Çözümle paylaşıldı, iş anlaşmaları yapıldı. Markalar çok sayıda ziyaretçiye sergilendi.

Turizm endüstrisi ekonomide özel bir yere sahiptir ve hükümet tarafından ülkenin büyümesindeki ana motorlardan biri olarak kabul edilmektedir. Uluslararası Turizm Fuarlarını bir ilki olan İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı, tüm İstanbul ve Balkan ülkeler tarafların arz ve talebini bir araya getiren, iş yapmanın yanı sıra ülkede turizmin geleceği hakkında değerli bilgilerin paylaşılmasının da mümkün olduğu benzersiz bir değişim platformu oluştu.



Ulaştırma, Konaklama turizmi, Seyahat Hizmetleri, Sağlık ve Spa turizmi, tatil destinasyonları, yaz ve kış turizmi, açık hava turizm destinasyonları, turizm merkezleri, tur operatörleri, seyahat acenteleri ve çok daha fazlasının sergilendiği fuar borsasının faydaları yadsınamaz.

Turizm gelişmsi açısında bir sıçrama tahtası olan Turizm Borsası Fuarları Küresel ekonomide yenilik yapma, büyüme ve başarılı olma baskısının yanı sıra kaliteye dayalı rekabet de son yıllarda önemli ölçüde yoğunlaştı. Turizm Borsası Fuarları  inovasyonu sergilemek ve rekabetle doğrudan mücadele etmek için ideal bir platform sağlamış oldu.


Bu bağlamda gerçekleşen 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarında  TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya  KKTC Cumhurbaşkanı Yardımcısı , Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek,  Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, TÜROB Başkanı Müberra Eresin,  Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin,  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dış İlişkiler Danışmanı Mustafa Osman Turan açılış konuşmalarında önemine vurgu  yaptılar. Konuşmalar sonrası protokolun kurdele kesimiyle fuar açılmış oldu.



TÜRSAB standı katılımcıların yoğun ziyaretine mükemmel evsahipliği yaptı.  Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya ,Yönetim Kurulu Üyeleri ve Bölge Temsil Kurulu Başkanları sektör paydaşları ve turizm heyetleriyle toplantılar gerçekleştirdi.

Borsa niteliği taşıyan fuara, 20 ülkeden katılımlar, alım heyetleri ile ziyaretçiler katılım sağladı. B2B olarak organize edilen fuara katılan KKTC, Arnavutluk, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Çin, Hırvatistan, Hindistan, İtalya, Karadağ, Kuzey Makedonya, Kosova, Malezya, Polonya, Romanya, Sırbistan, Uganda, Ürdün ve Yunanistan gibi ülkelerin turizm endüstrisi çeşitli ülkelerden gelen ziyaretçiler tarafından iş fırsatı yakaladılar.



Fuarın açılışında TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye'nin konumu itibarıyla Asya ve Avrupa arasında bir köprü oluşturduğuna dikkat çekerek, 1. İstanbul Balkan Turizm Borsası Fuarı’nın Balkan ülkeleri ve Türkiye arasındaki iş birliklerini arttığını, sosyal ve ekonomik ilişkileri de güçlendirdiğini söyledi. Bağlıkaya "Birbirine coğrafi olarak son derece yakın olan Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki turizm hareketleri ise henüz beklenen seviyelere ulaşabilmiş değil. Balkan ülkelerinden Türkiye’ye 5,6 milyon ziyaretçi gelirken Türkiye’den Balkanlara giden ziyaretçi sayısı da yaklaşık 2,1 milyon düzeyinde bulunuyor. Buna göre Balkan ülkeleri ile Türkiye arasında 7,7 milyon civarında bir turist hareketliliğinden söz etmemiz mümkün. Balkan ülkelerinde 60 milyonun, Türkiye’de ise 85 milyonun üzerinde kişinin yaşadığını dikkate aldığımızda yaklaşık 150 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Bu nüfus büyüklüğünün yanında, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki tarihi, kültürel ve ekonomik bağlar düşünüldüğünde turizmde çok daha yüksek rakamlara çıkabilme potansiyeline sahibiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. iş birliği ile organize ettiğimiz bu fuarımız, turizmde sektörel hacmin ve iş kalitesinin artırılması amacıyla bir borsa niteliği taşıyor.



Bu fuarla hedefimiz; bölgedeki turizm hareketinin daha da hızlanmasını sağlayarak karşılıklı ziyaretçi hacmini ilk etapta 12 milyonun üzerine çıkarmak, sonrasında da daha yüksek seviyelere taşımaktır.Karşılıklı iş birliğini geliştirecek, turizmin gücüyle ivme kazanan dostluk bağlarını daha da güçlendirecek bu önemli etkinliğin; İstanbul’a, ülkemize ve Balkan coğrafyasından fuara katılan değerli turizmcilerimize büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Fuarın Balkan ülkeleri ve Türk turizmine hayırlı olmasını temenni ediyorum.”dedi

 yilmazparlar@yahoo.com



Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com


4 Eylül 2023 Pazartesi

2. Uluslararası Epigenetik Kongresi -Yılmaz Parlar

 2. Uluslararası Epigenetik Kongresi 

2-3 Eylül 2023 tarihlerinde, Türk Kanser Derneği ve Biruni Üniversitesi Bilimsel Destekleriyle Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği tarafından düzenlenen, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivleri Külliyesi’nde gerçekleşen 2. Epigenetik Kongresine Türkiye’den ve Dünyadan çok sayıda bilim insanı katıldı.



Merve Ulusoy Bilginer’in moderatörlüğünü üstlendiği Kongrede, epigenetik ve genetik faktörlerin etkileşimi ele alındı. Çevresel etkilerin sağlık üzerindeki rolü masaya yatırıldı ve interaktif oturumlar düzenlendi.

Biruni üniversite Rektör'ü Prof.  Dr. Adnan Yüksel'e Türkiye'de kanserin önlenmesinde epigenetik faktörler bakış açısıyla farkındalık yaratan ve Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman, Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği Başkanı Doç. Dr. Gülsen Meral açılış konuşması yaptılar.



Emeritus ünvanlı Prof.Mustafa Camgöz, Prof.Kenneth White ve Biruni Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr.Öğr.Üyesi Elif Sibel Aslan gibi alanında çok sayıda uzmanın yer aldığı ve Revna Demirören gibi iş dünyasının önde gelen isimlerin de destek verdiği kongrede açılış konuşmasında Burak Duruman özetle “.Öncelikle Merve Ulusoy Bilginer yanımızda olduğu için sonsuz teşekkür ediyorum. Aynı zamanda halk sağlığına o kadar duyarlı bir kişi ki halkımız adına da şükranlarımı sunuyorum. Iyi ki varız

 

Türk Kanser Derneği Başkanı olarak genetik, epigenetik, Nutrigenetik konularının önemini gerçekten bilerek, Hassas tıbbın kişiselleştirilmiş aslında tıbbın. bundan böyle ulaşılabilinir ve anlaşılabilinir bir şekilde halkımıza aktarabilmesi için bizler de var gücümüzle çalışacağımıza Türk Kanser Derneği olarak emin olunuz. DNA'larımız, kaderimiz değil dediniz. Biz buna çok sevindik. O zaman kanser hastalığı da bizim artık kaderimiz olmaktan çıkıyor

 

Bu konuda bizim için en büyük mutluluk. Epigenetik derneği başkanımızın yıllarını bu konuya adamış Doçent Doktor Gülsen Meral Meral hocamızın geliştirmiş olduğu bu yeni yazılım sayesinde de hastalarımızın bizim için en önemli şey bu ürüne ulaşılabilir olması ve bu bunun anlaşılabilinir olması

 


Onun için bu testlere kavuşmanın da büyük bir sevinci içindeyiz. Şimdi düşünebiliyor musunuz? Bir zaman sonra parmak o genetik gibi bir kartınızın olabileceği ve hastanelere hekimlere gittiğimiz zaman bununla beraber hangi ilaçların yarayacağı, yaramayacağı nasıl bir takvim boyunca nasıl bir tedavi yönteminin en iyi yöntem olabileceğini, bu şekilde hassas ve kişisel tıp diye adlandırdığımız şekilde yapabilmenin mutluluğu içinde olacağız. Her zaman Nutrigenetik, epigenetik derneğimizin ve hocamızın yanında olacağımızı

 


Bununla beraber halkımıza en iyi şekilde bunu ulaştırabilmek için var gücümle çalışacağımızı sizlere de bildiriyorum. Halkımız da bizleri bu konularda takip etsinler

 

Artık her şey DNA'larımızda ve işimiz yeni bir silahımız daha olduğu için çok daha kolay olmuş olacak.” Dedi  ve şimdi işimizin mimarı, epigenetik, derneğimizin başkanı Doçent Doktor Gülsen Meral’i kürsüye davet etdi.

Doç. Dr. Gülsen Meral hayallerinin gerçek olduğunu . Nutrigenetik, epigenetik derneği olarak amacın neydi? Dedi şeklinde konuşmasına başladı. “İstanbul'un güzel atmosferinde, önemli olan temel tıp bilimleri ile klinik bilimleri bir araya getirmekte. Eğer hassassa bu konuşacaksak multidisipliner olmalı. Tek başına hastaslık olmaz. Temel bilimlerdeki hocalarımıza açtığı yolda ışıklarla biz klinisyenler uygulamalıyız kliniklerimizi, çok güzel anlattı. O yüzden çok tebrik ediyorum. Bu kadar mı güzel epigenetik anlatılır? Kronik hastalıklar artıyor. DNA Kader'in değil. E peki kronik hastalık hepimiz bir dokunuyoruz değil mi

 

Ama bazen bakıyoruz. Verdiğimiz tedaviler olmuyor. Yan etkisi oluyor. Gene deniyoruz. Artık şanslıyız. Dünya hassas tıbba gidiyor. Ön görmek, önlemek, kişiselleştirmek ve Prof. Mustafa Camgöz’ün , her zaman dediği gibi katılımcı, öğretmek zorundayız

 

Herkese öğretmek zorundayız. Bunun sayesinde artık farklı genetik çok güzel Burak Duruman’ın söylediği gibi farmakogenetik’le dünyada artık kimi nasıl ilaç kullanacağı

 

Yan etkisinin hangisinin olacağı hangisi olmayacağı çok netleşti. Ama hep şunu vurgulamak istiyorum. Multi disipliner. Muhakkak tek başına olacak bir şey değil. Bu yolculuğu bilenler var bilmeyenler var. Hep bir sözden yola çıkalım”


Kronik hastalıklarda bireye özgü tedavide hassastır. Genetikten Epigenetik adlı ikinci uluslararası epigenetik kongresine hoş geldiniz sözüyle Moderatör Merve Ulusoy Bilginer 

 

“Dünyada alerji, Otoimmün Hastalıklar , Kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet, solunum yolu hastalıkları

 

Demans ve kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların sayısı her geçen gün maalesef artıyor. Bununla beraber bu hastalıkların tedavisi için günümüzde kullanılması kaçınılmaz olan kişiselleştirilmiş tıp hizmetleri yeterli düzeyde henüz değil. Bununla beraber bu hastalıkların aslında işine bakarsanız sağlıklı yaşamın devam ettirilmesi ve korunması genetiğinize uygun beslenme ve yaşam tarzını içeren kişiselleştirilmiş yaklaşım önemi, günümüzde daha da iyi bilinmekte, Time dergisinin kapağında da yer aldığı gibi, kaderiniz değil

Bu sloganla başlayan epigenetik yaklaşımların anlaşılmasıyla beslenme ve insan genetiği ilişkisi öne çıkmıştır. Bu ilişki çevresel faktörlerle birleşince eskiden ailesel yatkınlık diye belirttiğimiz alerjik hastalıklar, kalp hastalıkları, otoimmün hastalıklar ve kanserin aslında kaderiniz olmadığı anlaşıldı. 


Ayrıca genetik yatkınlıkla birlikte Epigenetiğinde kronik hastalıklarda ortaya çıkmasındaki önem

Fazlasıyla belirginleşti. Kronik hastalıkların tedavisi teşhisin kişiye özel planlanması, hastalıklara yönelik önleyici tıbbi hizmetlerin kişiselleştirilmesi

 

Ve bireyin aktif katılımı olarak tanımlanan ana unsurlar halinde açıklanabilir. Bu yaklaşımlar tıbbı herkese aynı şekilde uygulamak yerine kişiye özel tıp uygulamalarını gündeme getirmektedir.

 

Hassaslık öngörücü, önleyici, kişiselleştirmiş ve katılımcı tıbbı kapsar. Geleneksel, tek beden herkese uyan, ilaç biçiminden daha iyi hasta sonuçları ve daha fazla maliyet verimliliği sağlayan önleyici, kişiselleştirilmiş veriye dayalı genler, çevre ve yaşam tarzındaki bireysel değişiklikleri de göz önünde bulundurur. Bu hastalık tedavisi ve önlenmesi için gelişmekte olan bir yaklaşımdır.

 

Kongremiz, kronik hastalıklarda bireye özel tedavide hassas tıbbı uygulamaları, genetik, epigenetik, nutrigenetik, mikrobiyota ve parmak o genetik

 

Bu alanlarda bilimsel araştırma ve geliştirme amaçlı akademisyenleri ve tıp, eczacılık, moleküler biyoloji, genetik öğrencilerinden biyoenformatik

Biyoistatistik öğrencilerine ve bu konuda bilimsel olarak kendini geliştirmek isteyen herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyor. Iki gün boyunca kongrenizde on iki oturum gerçekleşecek ve yirmi dört sözel bildiri sunulacaktır.

 

Aralarında İngiltere, Fransa, Mısır'dan da gelmiş olan her biri kendi dallarının uzmanı olan kırk konuşmacının genetik, epigenetik, kişiselleştirilmiş tıbbın, kronik hastalıkların tedavisinde kullanımı, hastalıklara yönelik beslenme ve sporun önemi gibi pek çok konuyu ele alacağı bilgisini de buradan paylaşmak istiyorum sizlerle. Kongremizi gerçekleştirmek için gece gündüz emek veren genetik rehberi genetik derneği yönetimine ve düzenleme kurulundaki tüm arkadaşlarımıza bilimsel programın hazırlanmasında, bilimsel komisyonda görev alan hocalarımıza bu zengin programda emeği geçen tüm kongre bilimsel kuruluna kongremizin bir parçası olarak bilimsel değer katan bildiri sahiplerini ve kabulleri gerçekleştirilen bildiri hakem heyetine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

Bize kıymetli katkılarını esirgemeyen ve Osmanlı arşivini sağlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof.  Dr. Kemalettin Aydın'a bilimsel desteğini her zaman yanımızda hissettiğimiz çalışmalarımız için kapılarını bize açan Biruni üniversite Rektör'ü Prof.  Dr. Adnan Yüksel'e bu oluşumun fikir babası mimarı Türk Kanser Derneği Başkanı gönül insanı Burak Duruman teşekkürlerimizi sunuyoroz” gibi açılış konuşmasını gerçekleştirdi.

Epigenetik Nedir?

Uzmanların verdiği bilgilere göre;  Epigenetik, DNA dizisinde genotipte bir değişiklik olmadan fenotipte bir değişiklik içermeyen, gen ekspresyonundaki aktif ve inaktif genler kalıtsal değişikliklerin incelenmesidir. 

Epigenetik, hücrelerin DNA dizisini değiştirmeden gen aktivitesini nasıl kontrol ettiğinin incelenmesidir. Epigenetik değişiklikler, genlerin açılıp kapanmasını düzenleyen DNA'daki değişikliklerdir. 

Epigenetik değişim düzenli ve doğal bir olaydır ancak aynı zamanda yaş, çevre/yaşam tarzı ve hastalık durumu gibi çeşitli faktörlerden de etkilenebilir. 

Epigenetik modifikasyonlar, hücrelerin nihai olarak farklılaşarak cilt hücreleri, karaciğer hücreleri, beyin hücreleri vs. haline gelme şekli kadar yaygın bir şekilde ortaya çıkabilir. 

Veya epigenetik değişim, kanser gibi hastalıklara yol açabilecek daha zararlı etkilere sahip olabilir. 

Epigenetik alanı hızla büyüyor ve bununla birlikte hem çevrenin hem de bireysel yaşam tarzının epigenetik değişimi etkilemek için genomla doğrudan etkileşime girebileceği anlayışı da artıyor. 

Bu değişiklikler kişinin yaşamının çeşitli aşamalarında ve hatta sonraki nesillerde yansıtılabilir. Örneğin, insanlardaki epidemiyolojik çalışmalar, doğum öncesi ve doğum sonrası erken dönem çevresel faktörlerin yetişkinlerde çeşitli kronik hastalıklara ve davranış bozukluklarına yakalanma riskini etkilediğine dair kanıtlar sağlamıştır.



Nutriepigenomik alanı, gıda ve epigenetiğin sağlık ve refahı etkilemek için birlikte nasıl çalıştığını araştırıyor. Örneğin, bir çalışma, yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı bir diyetin, kromatini açabildiğini ve HDAC inhibitörleri yoluyla zihinsel yeteneği geliştirebildiğini buldu. Diğer çalışmalar, tükettiğimiz gıdalardaki bazı bileşiklerin, onkogenler veya tümör baskılayıcı genler üzerindeki metil işaretlerini ayarlayarak kansere karşı koruyabildiğini buldu. Sonuçta, bilimsel çalışmalar farklı gıdaların epigenom ve sağlık üzerindeki temel mekanizmalarını ve etkilerini ortaya çıkardıkça, epigenetik bir diyet insanları en uygun gıda rejimine doğru yönlendirebilir.

 

yilmazparlar@yahoo.com


27 Ağustos 2023 Pazar

ATA Parti Atatürkçü Adaylara Destek -Yılmaz Parlar

  ATA Parti Atatürkçü Adaylara Destek 

ATA PARTİ : “Yerel seçimlerde ; Atatürkçü Türkçü adaylara destek vereceğiz.”

ATA PARTİ Genel Başkanı Namık kemal Zeybek, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasi partilere yaptığı; “Yerel seçimlerde herkes kendi adaylarıyla girsin” çağrısına ATA Parti olarak karşılık verdi.



Yapılan açıklamada ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek ;işleri ivedileştirip yanlış kişilerle örgüt kurmamak için çok titiz davrandıklarını ,bu bakımdan bu yerel seçimlere katılmayacaklarını belirterek ,

“ Biz ,Karşıt Devrim yolunda adım adım ilerleyen İktidar ile , yarım yamalak Atatürkçülük söylemleriyle gerçekte Karşı Devrime dolaylı destek veren Muhalefet Pertilerine karşı kurulan Yüzdeyüz  Atacılarız.

ATA’nın Türk Devrimin çağa taşıyarak Yeniden Türk Devrimi yapacağız.

Bunun için bütün yurtta , partilerine bakmadan ,düzgün kişiliğine , yeterliliğine güvendiğimiz Atacıları , Atatürkçü Türkçü adayları destekleyeceğiz. “ dedi.

yilmazparlar@yahoo.com

21 Temmuz 2023 Cuma

20 Temmuz 2023 Kıbrıs Barış Harekatı 49.Yıldönümü-Yılmaz Parlar

  20 Temmuz Kıbrıs Türkü'nün Var Olması

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi, KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 49. yıl dönümünde KKTC İstanbul Konsolosluk himayesinde düzenlediği resepsiyonda okunan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar mesajında “20 Temmuz Kıbrıs Türkü'nün var olma mücadelesidir.” Anlamında günün mana ve ehemiyetini bildiren sözcüktü. 



Başkanlığını Zehra Bilge Eray’ın yaptığı Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) İstanbul Başkonsolosluğu ile birlikte, KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 49. yıl dönümü münasebetiyle Beşiktaş'taki Yıldız Parkı Çadır Köşkü'nde resepsiyon düzenledi.



Gerçekleşen resepsiyona İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, KKTC'nin İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ali Sivri ile askeri yetkililer, (TKKTTO ) Kuzey Kıbrıs, Türk Ticaret odası Derneği Başkanı Uğur Özgöker, İstanbul Turizm Platformu  Direktörü  Dr. Şengül Altan Arslan, Başarılı Uluslar arası Avrasya zirveleri düzenleyen  Marmara Vakfı Temsilcisi Engin Köklüçınar, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr.  Hasan Akün başta olmak üzere Kıbrıs gazileri, Dışişleri Bakanlığı temsilcileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcisi, siyasi parti temsilcileri ve seçkin elit davetliler katıldı.



Resepsiyon başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere  gazilere saygı duruşu ve ardından tüm katılımcıların yükses sesle İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.



Erenköy mücahit Özmen İkibiroğlu tarafından, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın gönderdiği mesaj okundu.



KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın mesajı, "Kıbrıs Türkü'nün var olma mücadelesinde en önemli anlardan olan 20 Temmuz 1974'ün 49. yılını idrak ediyoruz. Kıbrıs Türkü'ne barışı ve huzuru getiren Mutlu Barış Harekatı'nda şehit düşenleri rahmetle yad ederken tüm gazilerimizi de minnetle selamlıyorum." özetindeydi



Resepsiyonda Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray yaptığı konuşmasında tüm olayların tarihçesine ufuk turu attırdı. Türklere karşı Rum zorbalığını, EOKA terör örgütünün katliamlarını, Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kuruluşunu ve Kıbrıs Barış Harekatı'nı özetledi.



Kıbrıs Adasında 1974 harekatına kadar giden sürecde  ilk adımlar 1950’li yıllarında başlandı. Rumlar, Yunanistan’a katılmak için çeşitli faaliyetlere girişince Türkiye de meseleye dahil oldu. Adada iki toplumlu bir devletin kurulması için harekete geçildi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yürüttüğü görüşmeler sonucunda 1959 yılında Türk ve Rum halklarının ortak yönetecekleri bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kabul edildi. Varılan mutabakata göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülkeler oldu. Kıbrıs’ta anayasal düzeni bozmaya yönelik herhangi bir girişimde bu üç devlete müdahale yetkisi verilmiş oluyordu. 



Kıbrıs Devleti kuruldu Barış bir türlü oluşmadı. Rum siyasetçiler, Yunanistan’la birleşme amacından hiç vazgeçmedi. Rumların bu yolda örgütlenerek harekete geçmesi çok sürmedi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilen Makarios öncülüğünde kurulan EOKA (Kıbrıs Milli Mücadele Örgütü) adlı Rum örgütü, Türklere karşı saldırılara başladı. Ada'da Kıbrıs Türkü'nün sağduyulu ve barışçıl tutumlarına rağmen Rumların, Kıbrıs Türklerinin malına el koyduğu ve işkencelerle şehit edildi. 



Türkiye Cumhuriyeti, 20 Temmuz 1974'te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullandı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Kıbrıs Barış Harekatı'na karadan, denizden ve havadan başlamış oldu.

Türk askeri, 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırdı. Kıbrıs Türkü'nün özgürlüğünü ve bağımsızlığını ilan etdi.



.Zehra Bilge Eray’ın yaptığı konuşmanın duygusal sözleri ise "Vatanımız olan Kıbrıs topraklarına hemen her aileden şehitler ve kayıplar verdik. Özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız için büyük imkansızlıklara rağmen 7'den 70'e çocuk, genç, ihtiyar birlik ve beraberlik içinde direndik ve savaştık. 1974 yılı 20 Temmuz günü, ikinci kez şanlı Türk ordumuzla, Mehmetçiklerle kucaklaşana kadar biz mücahitler, mücadelemize devam ettik.

Bugün birilerinin telaffuz ettiği gibi Kıbrıslı değil, Kıbrıs Türkü'yüz. Kanlarıyla, bayrağı bayrak, Kuzey Kıbrıs'ımızı bize vatan yapan Mehmetçiklere, mücahitlere ve ana vatanımıza sonsuz şükran borcumuz vardır. Dünyaya ve özellikle Kıbrıs'ta ve Türkiye'de duyması gereken herkese haykırıyoruz ki, o bayrak gönderden indirilemeyecek, KKTC, Güney Kıbrıs'a yamanamayacaktır." İfadeleri yoğun alkış aldı.

KKTC'nin İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar da konuşması aynı zamanda veda niteliğinde oldu.

Bandonun icra edeceği Mücahitler Marşı"ndan bir bölümü dokunaklı, gözleri dolarak okudu.



Konsolos Birand Çınar, "20 Temmuz'un 49'ncu yıl dönümü. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'ncü yıl dönümü. Bu tarihler hepimize Türk ulusunun ne yollardan geçip bu noktaya geldiğini, ne mücadeleler verdiğini anlatmaktadır. 11 yıllık bir hak, hukuk, hayatta kalma mücadelesi vardır. Ve bu çerçevede hep hatırlatmak isterim. Birleşmiş Milletler Barış Gücü adaya 1964'te konuşlandırılmıştır. İşte bu mücadelelerden bir tanesi, Kıbrıs Türk halkının 1963-1974 yılları arasında vermiş olduğu varoluş mücadelesidir. İşte 20 Temmuz 1974, bir dönüm noktasıdır. Bu onurlu mücadelede gerisinde. Eğer Rum tarafı Yunanistan'ın söylediği gibi, dünyayı inandırmak istediği gibi, Kıbrıs sorunu 1974'te başlayan bir işgal sorunu olsaydı, o zaman 1964'te Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün Kıbrıs'ta ne işi vardı Bu çerçevede hep hatırlatmak isterim ki BM Barış Gücü, Ada'ya 1964'te konuşlandırılmıştır.20 Temmuz 1974, bu onurlu mücadelede bir dönüm noktasıdır. Gerisinde 11 yıllık hak, hukuk ve hayatta kalma mücadelesi vardır." açıklamalarda bulundu, İstanbul Konsolosluk hizmetinin bitişi ile kısa veda sözleri ile tamamladı.

Resepsiyon "Mücahitler Marşı", "Türk Marşı" ve kahramanlık türküleri eşliğinde sunulan ikramlarla  sona erdi.

yilmazparlar@yahoo.com

20 Temmuz 2023 Perşembe

Körfez Bölgesi Yatırımcıları Zirvesi Kasımda -Yılmaz Parlar

 Körfez Bölgesi Yatırımcıları Zirvesi Kasımda 

Kısa adı UIP olan Uluslararası İşbirliği Platformu (International Cooperation Platform) ile (GCC) Körfez Araştırma Merkezi (The Gulf Research Center) tarafından, Körfez bölge ülkeleri ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine yardımcı olmak adına düzenlenecek olan “(GCC) - Türkiye Ekonomik Forumu 2023” 12-13 Kasım 2023 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek.



Körfez Bölgesi yatırımcılarını 12-13 Kasım tarihlerinde İstanbul’da buluşturacak olan zirvenin tanıtım toplantısı 19 temmuz 2023 Çarşamba günü İnterContinental Hotelde yapıldı.

Yönetim Kurul Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) çok başarılı, çok etkin verimli “Boğaziçi  zirveleriyle” birlikte bu Ekonomik Forumuda UİP Olarak Ekonomik açıdan Ülkeye çok değer katacak. 

International Cooperation Platform Kurucusu Cengiz Özgencil ile Körfez Araştırma Merkezi (The Gulf Research Center) Başkanı Dr. Abdulaziz Sager’in ev sahipliğinde gerçekleşecek forum; tarım,  gıda, altyapı, ulaşım, lojistik, turizm, finans, yatırım, sanayi ve enerji alanlarında işbirliği fırsatları ve ortak projelere yönelik ağların kurulacağı nitelikte olacak.

Basın Toplantısında UIP Başkanı Cengiz Özgencil, önce UIP Yönetiminde olan The Gulf Research Center yönetiminde olan Gözde Dizdar, Abdülaziz al Ager, Dr. Abdülaziz Sager, Erşat Hürmüslü, ve Dr. Semir Ferraoğlu’nu tanıtdı.

Türkiye ve körfez ülkeleri  güçlü altyapıları, dünyaya entegre ekonomileri, rekabetçi piyasaları ve girişimci ruhuna sahip iş insanları sayesinde ticaret ve yatırımda çok güçlü bir potansiyeli oluşturacağını inandığımız Forumun tanıtım toplantısında Başkan Cengiz Özgencil Şubat Deprem felaketi hepimizi manevi anlamda çok yıktığını, Kimsenin işine zaman ayıramadığını hatda düşünemediğini daha sonraki seçim ortamı nedeniyle yapmasını planladıklerı bu toplantıya bu tarihe ertelediklerini söyledi.

“Şu anda Dr. Semir Ferraoğlu bizim sağlık grubu icra kurul üyemiz. Erşat Hürmüslü, kuruluşdan beri bu UIP’e çok büyük emeği geçmiş. Hepinizin yakında tanıdığı çok değerli büyüğümüz.

Gözde Dizdar hanım da uzun yıllardır bize icra kurul  üyesi olarak destek veren arkadaşımız. 

Dr. Abdülaziz Sager’in konuşması daha anlamlı. Kendisi hem Körfez Bölgesi'yle ilgili bilgiler verecek hem de Türkiye'ye bakış açısını anlatacak.

Bugünkü ortamda körfez bölgesiyle yaptığımız iş birliği bizim için çok anlamlı. Ve altı aylık üzerinde çalıştığımız müthiş birliğe inanıyorum ki Körfez bölgesinden çok önemli yatırımcıların gelmesiyle Türkiye'deki iş dünyasını bir araya getirecek. Ve bu birliktelik uzun soluklu olacağını düşünüyorum.” dedi




Dr. Abdülaziz Sager, İstanbul'da olmak, sevdiği şehirde olmakdan mutluluk duyduğunu, basın mensupların gelmelerinden müteşekkir olduğunu belirtdi. 

Sager, “Yıllar öncesinden gelen tanınmış firmalarımız var. Daha önce de hem misafir olarak hem de konuşmacı olarak pek çok kez katıldım. Cengiz Bey'in yaptığı etkinliklerine hevesle, ilgiyle çok severek izledim. Türkiye'nin tanıtımı için gerçekten elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Çok iyi gözlemliyorum. Buradayken NATO'nun bir konferansında ne yapalım? 

Türkiye için  gerçekten çok çok önemli bir gündü bizim için ve davetle burada olmak benim için ayrıca büyük bir zevkti. Gerçekten forum çok önemli. Özellikle bilgi paylaşımı, kültür paylaşımı, anlamında. 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Arap ülkelerini ziyaret ediyor. Çok çok mutluyuz Cumhurbaşkanı'nın ziyaretiyle birlikte onların bir arada olmasıyla beraber doğru yolumuza da hazırız. Doğru yol ilerlemek aynı işte arabasıyla beraber Togg ile geziyor. Bir milyar dolarlık ekonomik gelişim önümüzdeki 2030 yılında yirmi beş milyar dolara çıkması hedeflendiği için çok değerli üzerine geçip yapıldığını gördük. 


Türkiye'den Arap ülkelerine, Arap ülkelerinden Türkiye'ye Körfez Araştırma Merkezi olarak zaten bu etkinliği yaparken gördük ve onunla birlikte ilerlemek istedik. Kullandığımız iki taraf için de önemli olacağına inandığımız konulara odaklanmak istedik

Finans ve bankacılık zaten şu anda halihazırda dört tane körfezden gelen banka aktif olarak Türkiye'de çalışıyor. Endüstri Turizm ve tabii ki turizm sürekliği..Pek çok körfezle insanla karşılaştım. Gerçekten çok güzel bir Türkiye ekonomisinde şu anda bazı sorunlar zor bir dönemden geçse de, zaten geleceği için büyük potansiyel ve hani geleceği için gelişmeye açık. 


Öncelikle çok iyi, önemli bir insan grubu var. Ciddi bir coğrafyaya sahip, doğru çevreye sahip. bilgiye sahip. Kendi iç pazarı yeterince büyük ve tabii ki çevre yani bölgesel önemli bir pazara sahip.


Büyüme için zaten büyük potansiyele sahip. Zor dönemler oldu mu? Her zaman bir yokuş yukarı gitmesi gerekmeyebilir. Zaten bu gibi şeyler düzelmeyle beraber gidecekler diye düşünüyorum. 


Körfez ekonomisi gayet kuvvetlenerek kendine geldi. Üreticisiyle görüştüm ve bu formun amacını anlatmaya çalıştım ama konuştuğumuzda bu forumun yapılmasında bizim bütün desteğinize sahip olduklarını söylediler ve zaten bu kapsamda da etkinlikle birlikte bir görüşme burada gerçekleşti. Ticaret odalarının da bir mesleğe sahibiz. Birkaç zaten dediğimiz şirketler arası şirketlerin yapacağı iş birliktelik ile birlikte zaten arttıracağımız için ticaret odalarında bu etkileşim çok çok önemli. 



Hedef sektörleri üzerinden pek çok analiz ve akademik paylaşımlarda bulunacağız. Fırsatları değerlendirebilmeleri için yatırımcılara bu fırsatları sunacağız..” şeklinde özetledi  


Gerçektende; Küresel krizle birlikte; Körfez Bölgesi'ndeki bankalarda ciddi anlamda likidite ve maliyet artışı yaşandı. Körfez bankalarının fonlaması sermaye piyasalarından gelmekteydi. Sermaye piyasaları çok ciddi çalkanınca bankaların fonlaması da sarsıldı.. 


Ancak, Küresel kriz döneminde yara alan Körfez yatırımcısının Türkiye'ye olan ilgisinin yeniden artmaya başlıyor.

Türkiye'de enerji, alt yapı, gayrimenkul, sağlık ve perakende başta olmak üzere tüketiciye dokunan her sektörün Körfez yatırımcısının ilgisini çektiğini ve bu alanlarında önemli büyüme potansiyeli görüyorlar.

Türkiye pazarına gerek özel sermaye fonları aracılığıyla, gerek satın alma yoluyla giriş yapmak için yeniden fırsat kollamaya başladıkları görülüyor.

yilmazparlar@yahoo.com


Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde-Yılmaz Parlar

    Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde Genel Yayın Yönetmenliğini Celal Toprak’ın yaptığı Türkiye’de İş Dünyası Dergisi, iş dü...