19 Kasım 2012 Pazartesi

Yeni Arayışlar Girişimi’nin sektör buluşmaları-Yılmaz Parlar

Fırsatlar değerlendirilirse,Türkiye yazılımda, dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olur

Yeni Aray
ışlar Girişimi’nin sektör buluşmaları devam ediyor. Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) ile Türkiye Bilişim Derneği İstanbul Şubesi’nin katılımıyla, Ekim ayında gerçekleşen ‘Bilişimde Yeni Arayışlar’ konulu toplantı, Kavram Meslek Yüksek Okulu Konferans Salonu’nda düzenlendi. YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, Türkiye Bilişim Derneği İstanbul Şube Başkanı Levent Karadağ, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Kavram Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti Başkanı Bahattin Durmuş’un aralarında bulunduğu sektör temsilcileri ve iş dünyası katıldı. Toplantının moderatörlüğünü yapan Gazeteci Celal Toprak, bir yanda iş arayan gençlerin, diğer yanda kalifiye iş gücü arayan patronların bulunduğuna işaret ederek, bu süreci yönetmek için, üniversite – sanayi işbirliğini arttırmanın yanı sıra, üniversitelerin birer ar-ge merkezi gibi çalışması gerektiğini söyledi. Bilişimde, nitelikli iş gücü açığı bulunuyor İş dünyasının bilgi teknolojilerine yaptığı yatırımın artarak devam ettiğini kaydeden Türkiye Bilişim Derneği İstanbul Şube Başkanı Levent Karadağ, “İşletmeler, iş süreçlerini bilgi teknolojileri altyapısıyla yönetmeye başladı. Bu alana yapılan yatırımlar, artarak sürüyor. Bu nedenle, bilişim sektöründe nitelikli iş gücüne her zaman ihtiyaç bulunuyor. Dernek olarak, sektörümüze nitelikli insan kaynağı yetiştirmek için çeşitli projelerimiz var” dedi.
İnternetin hayatımızın her alanına girdiğini, sosyal ilişkileri ve iş yapış şeklini değiştirdiğini anlatan Levent Karadağ, Facebook’un 1 milyar kişiye ulaşmasının veya e-ticaretin her yıl ülkemizde ve dünyada katlanarak büyümesinin bunun bir göstergesi olduğunu söyledi.
Türkiye, mühendislik ve iş yapmada, Hindistan’ın ilerisindedirTürkiye’nin mühendislik ve iş yapmada Hindistan’ın ilerisinde olduğuna dikkat çeken Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Doğan Ufuk Güneş ise, sektördeki fırsatlar değerlendirilirse, Türkiye’nin yazılımda, dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olacağını kaydetti. Türkiye’nin artık kendi teknolojisine sahip ülke konumunda olması gerektiğini ifade eden Doğan Ufuk Güneş, ülkemizin geleceğinin yazılımda olduğunu vurgulayarak, yazılım sektörünün önünün açılması gerektiğine değindi. Yerli yazılım firmaları için, yakın komşu ülkeler başta olmak üzere, yurtdışındaki potansiyele işaret eden Doğan Ufuk Güneş, örneğin Almanya’nın yıllık 140 milyar dolar yazılım ithalatının bulunduğunu ve Türk firmalarının bu pazardan pay alabileceğini belirtti. Uyumsoft çalışanlarını, şirket kurmaları için teşvik ediyor Uyumsoft’un ‘giri
şimci ruhu’ desteklediğini kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, bugüne kadar 15’e yakın şirketin kurulması için maddi ve manevi tüm desteği verdiklerini belirtti. Şirket kuran çalışanına, Uyumsoft bünyesinde, ‘ücretsiz ofis imkanı’ sunduğunu ifade eden Mehmet Önder, şunları söyledi:
Şirketimizde çalışan bir arkadaşımız, şirket kurmak istediğinde, maddi ve manevi tüm desteğimizi sağlıyoruz. Hem ilk müşterileri olup iş veriyoruz, hem Uyumsoft’un bünyesinde sekreteryadan elektriğe, güvenlikten temizliğe kadar tüm hizmetleri ücretsiz edinme imkanı bulunuyor. Özetle, bir çalışanımın kurduğu kendi şirketi, şirket kendi ayaklarının üzerinde durana kadar, Uyumsoft olarak 2 yıl destekliyorum. Bugüne kadar kurdurduğumuz 15’e yakın şirket, aynı zamanda Uyumsoft’un stratejik ortakları olup, müşterilerimize daha iyi hizmet götürme noktasında, bize sinerji katmaktadır” diye konuştu. Aynı zamanda, Uyumsoft’un düzenlediği eğitimlere bine yakın gencin katıldığını da anlatan Mehmet Önder, eğitimi tamamlayanların Uyumsoft müşterilerinde istihdam edilmekte olduğunu sözlerine ekledi. yilmazparlar@yahoo.com

18 Kasım 2012 Pazar

İSTANBUL'U ŞİLE DOYURACAK-YILMAZ PARLAR

İSTANBUL'U ŞİLE DOYURACAK



Bünyesinde kırka yakın sivil toplum kuruluşu barındıran Sağlıklı Gıda Platformu üyeleri, 11 KASIM  Pazar günü Şile’nin Ovacık Köyü’ne organik tarım yapılan çiftliklere üyeleriyle birlikte ziyarette bulundu.

Konuyla ilgili basın bültenimizi ve görsellerini ekte bulabilirsiniz


Sağlıklı Gıda Platformu(SGP)’nun fikir babalığını yaptığı Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hayata geçirmesiyle büyük destek gören teşhir uygulaması, tarladan sofralara kadar geçen süreçte gıdaların doğal haliyle insana ulaşması ve toplumun sağlıklı gıda besinleri tüketebilmesi için mücadele veriyor.Bu bağlamda İstanbul’un yaş sebze ve meyve ihtiyacını karşılayabilecek ve Pazar haline getirildiği takdirde on beş milyonluk İstanbul’un gıda ihtiyacına cevap verebilecek potansiyele sahip olan Şile,İstanbul’un geleceği açısından da büyük önem taşıyor. Bu amaçla hem Şile köylüsünün göç olgusuna dikkat çekmek hem de üretici konumunun sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmak amacıyla; sektörün önde gelen firma yetkilileri, tüketici dernekleri ve ticaret odası başkanlarının da geniş katılımıyla Şile’nin Ovacık Köyünde incelemelerde bulunuldu.

Tohum takas şenliği

Türkiye’de 4 Kasım Pazar günü Şile’nin Ovacık Köyünde yapılan tohum takas şenliğinin hamisi Fatma Denizci,Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu ve Ovacık Köyü muhtarı Osman Coşkun’un da katılımıyla şenliğin yapıldığı köyde incelemelerde bulunan SGP üyeleri, orman tarımının yanı sıra, organik tarımın yapıldığı çiftliklere de ziyaretlerde bulundu.

Şile bıçak sırtı aşamasında

Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu;’’Bir kentin ekonomik sürekliliğini ortaya koyma mücadelesi veriyoruz.  
Bir kentin yerel idare ve  kamu muhatapları nezdinde ekonomisi doğru tanımlanmamışsa, ekolojisinden, sosyal ve kültürel yapısından söz edemezsiniz. Şile aslında bir eşikte, bir bıçak sırtı aşamasında’’dedi.

Şile’yi hiç zorlanmadan Pazar haline getirebilirsiniz

Tabakoğlu;’’Şile’de Kasım ayı başında bir organizasyon yaptık. Türkiye’de iki yıldan beri yapılan tohum takas şenliği adı altında.Sivil inisiyatifin ,sosyal medya aracılığı ile duyarlı kitlelere ulaşabilen organizasyon yapısının başarılı örgütlenmesidir.Dünyada on yıldır yapılan bir şenlik.Özellikle, Hindistan ve Yunanistan örnekleri var. Çünkü, dünya iyiye gitmiyor ve bunu fark eden bilinçli insanların sahip oldukları değerleri korunma anlamında, zevkli yaşama ya da  gurmelik yapma anlamında değil, değerleri koruma ve kendine değer verme anlamında böyle bir bilinçliliği ve farkındalığı var’’dedi

 Tabakoğlu;’ Biz o şenlikte çok fazla mücadele etmeden, bir çok insanın buraya geldiğini gördük. Ve bir şey örnekledik Şile’li insanımıza.Bakın, sizde değerli olan bir şey var. Ve bu değerin farkında olan da bireyler var. Hiç zorlanmadan, burayı Pazar haline getirebilirsiniz.Ama , sizi değerli kılanların, önce farkına varacaksınız. Yetiştirdiklerinizin, köy evlerinizin farkına varacaksınız. Köylüyü farkındalığa  sevketmek bizim ve sizin göreviniz.
Toplumun, bu yörelerin değerinin farkına varmasının gerekçesini en azından bilmesi de sizin göreviniz. Salt, Şile korunmalı demenin de çok da yeterli olmayacağını ben iddia ediyorum. Olayın ekonomik boyutunun tanımlı kılınmamasıdır. Sadece, koruyalım demekten ibaret bir mücadelenin yeterli olmayacağının bilinmesidir.  

Parekende piyasasında ciddi bir Pazar haline gelebilir. Bizim, ciddi anlamda bir köprüye ihtiyacımız var. Aksi takdirde akıntıya karşı kürek çekiyoruz. Köyler  ve araziler yerinde kalır ama yarın bu doğayı da yerinde bulamayabilirsiniz. Önemli olan doğru üretim sürecini başlatabilmektir’’dedi.



8 Kasım 2012 Perşembe

YDÜ HASTANESİ TARİHİ BİR PROJEYE İMZA ATTI-YILMAZ PARLAR


YDÜ HASTANESİ TARİHİ BİR PROJEYE İMZA ATTI


YDÜ Hastanesi ile Kuzey Kıbrıs’a Turist Taşıyan Tur Operatörleri World Travel Market Londra Fuarı’nda Tarihi Bir Protokole İmza Attı.



Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi ile altı tur operatörü arasında “turist sağlığı”na yönelik olarak Londra’da World Travel Market Turizm Fuarı’nda imzalanan ve uluslararası kamuoyuna duyurulan protokolle Kuzey Kıbrıs’a gidecek 150 bin turist YDÜ Hastanesi’nin güvencesi altına alındı.



Yakın Doğu Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre; Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi ile altı büyük tur operatörü arasında, Kuzey Kıbrıs’ın güvenli bir turizm destinasyonu olarak imajının güçlendirilerek, Kuzey Kıbrıs Turizm Markası’nın uluslararası platformda “Sağlıklı Ülke” olarak algılanması ve ülkeye nitelikli turist getirilmesi amacıyla imzalandığı belirtildi.



Kuzey Kıbrıs’a Gelecek 150,000 Turistin Sağlığı Güvence Altına Alındı.

Açıklamada, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi adına Ahmet Savaşan ile birlikte, Northern Travel direktörü Doğan Yalkı, Akmina Travel direktörü İsmail Abidin, Cyprus XP Travel direktörü Zeki Ziya, Unique Cyprus Travel direktörü Orhan Tolun, Akgünler Turizm direktörü Dimağ Çağıner ve Örnek Travel direktörü Özbek Dedekorkut tarafından imzalanan protokolün, 2011 yılında turist getirilen İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika’nın içinde bulunduğu oniki ülke yanında, 2013 yılında turistik uçuşların başlatılması planlanan İsveç, Norveç, Danimarka gibi skandinav ülkeleri ve Orta Avrupa’dan Kuzey Kıbrıs’a getirilecek 150,000 turisti kapsayacağı belirtildi.


yilmazparlar@yahoo.com

14 Ekim 2012 Pazar

Progroup Uluslararası Danışmanlık Şirketi MÜSİAD Fuarı-Yılmaz Parlar

MÜSİAD Fuarı’nda, İş dünyası TURQUALITY hakkında bilgi almaya yoğun ilgi gösterdi


Progroup Uluslararası Danışmanlık Şirketi, TURQUALITY desteklerinden yararlanabilmeleri konusunda işletmelere yardımcı olmak için, 11 ile 14 Ekim tarihleri arasında CNR Expo Fuar Merkezi’nde düzenlenen 14. Uluslararası MÜSİAD Fuarı ve 16. Uluslararası İş Forumu’nda, KOBİ’ler ile buluştu. Türk işletmelerini ‘Turqualıty’ konusunda bilgilendirmeye devam eden Progroup, 2023 hedeflerine ulaşabilme noktasında, Turquality’nin işletmelere 10 milyon dolar ve üzerinde verdiği destekleri anlattı. Fuar sırasında, iş dünyası Turquality destek programı hakkında bilgi almaya yoğun ilgi gösterdi. Dünyanın, devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turqualıty, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 2003 yılında çıkardığı, "Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesine Yönelik Faaliyetlerin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ" sonucunda oluşturuldu. Turquality Vizyon ile “10 Yılda 10 Dünya Markası” oluşturulması hedeflemektedir. Turquality destek programı ile Türk firmalarının stratejik başarılarının artacağını ifade eden Progroup Genel Müdürü Salim Çam, proje kapsamında üst limit olmaksızın, %50 oranında 5 yıl süre ile destek verildiğini anlatmaktadır. Turqualıty’den yararlanmak için belli kurallar bulunuyor İşletmelerin Turqualıty desteklerinden yararlanma sürecinde, bütün süreçleri kapsayacak şekilde yönetsel bilgi birikimi, kurumsallaşma ve gelişimlerini sağlaması gerektiğini belirten Salim Çam, şirketlerin belirli ilke ve kurallara uyması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Bu ilke ve kurallar ile hem işletme içerisindeki zayıf taraflar üstün hale getirilmektedir, hem de işletme dışındaki tehditler fırsata çevirebilmektedir. Ayrıca işletmelerin bunları yerine getirmesi ve belli prosedürleri aşması durumunda, yapmış olduğu çalışmalar neticesinde DTM’den ciddi teşvik ve destekler alabileceklerdir” diye konuştu. Turqualıty® Projesi: Destek Oranı % 50, Destek Süresi 5 Yıl Turqualıty® Projesi kapsamında; üst limit olmaksızın; %50 oranında 5 yıl süre ile verdiği destekler şunlardır: (a) Patent, faydalı model, endüstriyel tasarım ve marka tesciline ilişkin harcamalar. (b) Kalite belgesi alımına ilişkin giderler. (c) Moda/Endüstriyel ürün tasarımcı istihdamına ilişkin giderler. (d) Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri giderleri. (e) Yurtdışı birimlere ilişkin giderler. (f) Danışmanlık (Strateji, operasyon, organizasyon, teknoloji) giderleri. (g) Bilişim ve bilgi yönetimi alanı.Turqualıty Programı kapsamında işletmelerin 10 farklı alanda performansı incelenmektedir. Bunlar:
(1) Stratejik Planlama (2) Finansal Performans (3) Marka Yönetimi (4) Marka Performans
ı (5) Tedarik Zinciri Yönetimi (6) Müşteri, Pazarlama ve Ticaret Yönetimi (7) Ürün Tasarım/Geliştirme (8) İnsan Kaynakları Yönetimi (9) Kurumsal Yönetişim (10) Bilgi Yönetimi
 

 yilmazparlar@yahoo.com

5 Ekim 2012 Cuma

KASTAMONU KAMUOYUNA KASTAMONU KONFEDERASYONU (KAS-KON) -YILMAZ PARLAR

KASTAMONU KAMUOYUNA

Biz Kastamonu Konfederasyonu (KAS-KON) kurucusu ve/veya yöneticisi olan Kastamonu sivil toplum çalışanları, bugün Kastamonu sivil toplumunun birlik beraberlik noktasında geldiği noktayı, mevcut fotoğrafı,  sizleri bilgilendirmek amacıyla paylaşmaktayız.
Geçtiğimiz dönemde, yüzlerce köy derneği, onlarca ilçe derneği,  birkaç il derneği ve çok şubeli bir İl derneğimizle Kastamonu Sivil Toplumu dağınık ve görsel açıdan bir güç ifade etmeyen bir yapı görünümündeydi.
Bu dağınıklığı gidermek amacıyla, mevcut köy derneklerimizin bir araya gelmesi ile ilçe federasyonlarının kurulmasına hızla başlanmış ve kurulu İlçe federasyonu sayımız 12 olmuştur. Ayrıca, Ankara ve İstanbul’da, bulunan iki İl Federasyonumuz mevcuttur.  Gerek İlçe Federasyonlarımız, gerekse Ülkemizin farklı şehirlerinde ki İl Federasyonlarımız arasında bir koordinasyon sağlanması gerekliliği ortaya çıkmış ve geçtiğimiz yıl içinde Kastamonu Konfederasyonu (Kas-Kon) kurulmuştur.
Kastamonu Sivil Toplumunun, 5253 sayılı dernekler kanunu gereği,  mevcut en üst çatısı Kastamonu Konfederasyonu ‘ dur.
Yaşadığımız kentte, güçlü bir yapıya kavuşabilmek için STK gücümüz büyük önem arz etmektedir.  Sıla ile gurbet arasında güçlü bir bağ kurmak ve gurbetteki büyük gücü örgütlemek için mevcut Derneklerimizin, Federasyonlarımızın ve Konfederasyonumuzun iyi bir uyum içinde birlikte çalışması ve tek sesliliği sağlaması şarttır .
Yapıların sağlamlığı temelin güçlü olması ile orantılıdır ve Kastamonu Sivil Toplumunun   “ Temel Yapı Taşları “ Köy dernekleri ve Kastamonu İlçe Dernekleridir. 
Köy Dernekleri ve Kastamonu İlçe Derneklerinin fiili desteği ve  üye katkısı olmadan hiç bir İl Derneği, Federasyonlar ve Konfederasyon başarılı olamaz.
Bu nedenle, İstanbul’daki en eski İl Derneğimiz Olan KAS-DER‘in Şube Yapılanmasının bulundukları İlçelerde, gerçek anlamda,  Kastamonuluları temsil edecek hale gelmesi, ancak ve ancak, şubelerin kurulu bulundukları ilçelerde faaliyet gösteren,  Köy Derneklerimiz ve Kastamonu İlçe Derneklerimizin Yönetimleri ve Üyeleri ile birlikte oluşturulacak kadrolarla Bağımsız Kastamonulular dayanışma derneklerine dönmeleri halinde mümkündür.
Bu şekilde oluşan dernekler, örneğin Esenler Kastamonulular Dayanışma Derneği , yapılandıkları İlçedeki Yerel yönetimlerin ana muhatabı olacaktır. Bu sayede bulundukları İlçe ile ilgili Tüm faaliyetler onlarla Birlikte koordine edilecektir.  Kısacası STK yapımız, temsili anlamda düşündüğümüzde, Kastamonu Partisi gibi olmalıdır. Bu kapsamda yapılacak olan çalışma takviminin sıralamasının aşağıdaki gibi olması sağlam bir yapılanma için şarttır.
İstanbul’un her ilçesinde KASDER şubeleri bağımsız derneklere dönüştürülmelidir ve o ilçedeki tüm Kastamonu il, ilçe, köy derneklerinin katılımıyla,  Sokak – Sokak, Mahalle – Mahalle yapılanarak Gençlik ve Kadın Kolları ile birlikte aktif olarak çalışan güçlü bir yapıya kavuşması,
İstanbul’un her ilçesinde kurulmuş olan bu bağımsız KASDER derneklerinin, KASDERFED’e üye olmalarını takiben yapılacak KASDERFED Olağanüstü Genel Kurulu ile mevcut KASDER Genel Başkanının başkanlığında KASDERFED’in yeni yönetiminin ve kurullarının belirlenmesi,
KASDERFED içerisinde yer alan Köy ve İlçe Derneklerinin, eğer kurulu Federasyonları varsa, kendi İlçe Federasyonlarına katılmaları; Federasyonu olmayan İlçelerde de mevcut derneklerinin kendi ilçe federasyonlarını kurmalarını teşvik ederek kurulacak olan İlçe Federasyonlarına katılmalarını sağlamak. 
Tüm İlçelerimizin Kurulu olmayan köy derneklerinin ister bir kaç köy bir araya gelerek, isterlerse de tek tek kurulmasını teşvik ederek HİZMET ZİNCİRİNDEKİ (daha doğrusu İMECE Zincirindeki)  eksiklerin tamamlanmasını sağlamak.
Halihazırda kurulu bulunan Ankara KASDERFED ve kurulma çalışmaları devam eden Bursa KASDERFED’in ve de diğer İllerde oluşabilecek olan KASDERFED yapılanmalarının KASKON çatısı altında birlikte olmalarını sağlamak, 
İlk Olağan Genel Kurullarını tamamlamış Tüm ilçe Federasyonlarının KASKON çatısı altında bütünleşmesini sağlamak.
Yukarıdaki süreç, iyi organize edilerek hızlı bir şekilde, en fazla 6 ay içinde, tamamlanabilir ve bu yapılanmanın en üst noktası olan Kastamonu Konfederasyonu Olağanüstü Genel Kurulu, kurulu ve kurulacak olan ilçe federasyonlarımız ve il federasyonlarımızın katılımıyla, büyük bir şölen havası içinde gerçekleştirilerek yapılanma arzu edilen hale gelmiş olur.
Bu şekilde, Kastamonu Sivil Toplumu üyelerinin birbirleriyle daha iyi kaynaşması ve etkin bir şekilde projeler ortaya koyarak, başta İstanbul olmak üzere,  yerel yönetimlerde söz sahibi olmaları sağlanmış olur.
Yapılacak çalışmanın kalıcı olması ve uzun vadede Kastamonu’ya, Gurbetteki Kastamonululara ve Ülkemize faydalı olması tamamen düzgün bir teşkilat yapısı kurmakla mümkündür. Hemen bir şeyler yapalım, ‘alel acele ve plansız davranalım’ talepleri hiç bir sorunu çözmediği gibi daha da karışık hale getirir.  Amacımız planlı ve kalıcı bir çalışma yaparak,  Temeli sağlam, çatısı geniş ve herkesi kucaklayan bir yapı oluşturmak; insanımıza, şehrimize ve ülkemize hizmeti en iyi şekilde vermektir.
Sorunlara duyarlı, Toplumsal Başarıyı Bireysel Çıkarlarının Önüne Koyma Becerisine Sahip Ve kendi aklı – vicdanı ile hareket etmeyi becerebilen tüm STK çalışanlarımızı, yapacağımız teşkilatlanma ve bütünleşme çalışmalarına, katkı koymaya davet etmekteyiz.
Tek ses, tek yürek Kastamonu olmak arzusuyla hepinizi selamlıyoruz.
Kastamonu Konfederasyonu
Yönetim Kurulu ve Başkanlar Kurulu Üyeleri
yilmazparlar@yahoo.com

16 Ağustos 2012 Perşembe

Türk tatlılarının essiz lezzeti Şehr-i Kadayıf’ta-Yılmaz Parlar

Geleneksel enfes tatlar, Şehr-i Kadayıf ile Bayram sofralarında…

Bayram’da,
Türk tatlılarının essiz lezzeti Şehr-i Kadayıf’ta…



Şehr-i Kadayıf, Bayramda, Antep fıstıklı baklavadan cevizli baklavaya, portakallı baklavadan çikolatalı baklavaya ve her damak zevkine hitap eden geleneksel tatlı çeşitlerinin enfes lezzetini misafirlerinin beğenisine sunuyor

.
Bayramların unutulmaz tadını Şehr-i Kadayıf’ta yaşayın. Geleneksel Türk tatlılarının essiz lezzeti, Şehri Kadayıf ile Bayram sofralarındaki yerini alıyor.
Bir Bayram geleneği haline gelen bayram ziyaretlerinin olmazsa olmazı Baklava, Kadayıf, Sütlü Nuriye, Şöbiyet, Sultaniye, Şekerpare gibi birbirinden lezzetli tatlılar, Şehr-i Kadayıf’ta misafirlerini bekliyor.

Bayram sevincini tatlandıran baklava, kadayıf, künefe çeşitleri ustalarının essiz tarifleri ile Şehr-i Kadayıf’ta lezzet şölenine dönüşüyor. Harran Ovası’nın buğdayı, Gaziantep’in fıstığı, Urfa’nın lezzetli tereyağının kullanıldığı ve ustalarının çeyrek asırlık tecrübesiyle hazırlanan lezzetler, Şehri Kadayıf’ta tatlı severler ile buluşuyor.

Telefon: 0212 612 04 80,
                0212 573 04 80
                0212 224 04 80



.







yilmazparlar@yahoo.com

8 Ağustos 2012 Çarşamba

BAĞCILAR BELEDİYESİ EDİRNE İFTAR GEZİ-YILMAZ PARLAR



 













İFTAR TURİZMİ

Bağcılar Belediyesi Başkanı Lokman Çağrıcı iftar sofralarını “örnek olabilecek” irfan ve turizm kültür sanat sofraları haline getirerek Bağcılar halkına hizmet veriyor.
Çanakkale’den sonra, Edirne ilimiz, Bağcıların yeni gözdesi. Bağcılar belediyesi 1912 Balkan savaşların yüzyılında kahramanca savunan ve uzun süre Osmanlı imparatorluğuna Başkent olan Edirne’ye gezi tertipleyerek, şehitleri andılar. Hedef tarihi hatırlatmak kültür varlıklarını hayata geçirmek.
Balkan Şehitliğini ziyaret eden Bağcılar belediyesi ve Halkı Kuran okutarak şehitleri dualarla anması çok anlamlıydı.
Balkan Savaşları'nın 100. yıl dönümü dolayısıyla, Bağcılar Belediyesi, Edirne Valiliğiyle ortaklaşa Selimiye Camii’nin avlusunda kurulan iftar sofrası öncesinde müdafası direnişi destan olan Edirne'nin kumandanı Erzurum'un Paşası Mehmed Şükrü Paşa ve şehitlerimizin yürekleri dağlayan hazin dramı olan kahramanca savunulan tabya gezildi.

Edirne'nin Balkan savaşı savunmasında açlık susuzluk yanı sıra silah ve sayı nisbeti açısından düşman müttefik kuvvet birliklerinden çok az olmalarına rağmen askeri başarıları olan Şükrü Paşa’nın tarihe geçen cümleleri “ Edirne gibi dünyanın en stratejik mevkilerinden ve en mukaddes şehirlerinden birisini hunhar bir düşmana teslim edecek alçak bir kumandan, şanlı Osmanlı tarihinde görülmemiştir”


Yine Edirne savunması sırasındaki çektiği telgrafın sözlerini abideler üzerinde okurken tüyleri diken diken yazı “Düşman savunduğumuz hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın, etimi kuşlar ve itler çeke çeke yesinler. Fakat savunma hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu yere gömeceksiniz ve gelecek nesiller üzerime bir abide dikecekler.” Müzenin dikkat çeken kısımlarıydı.


Balkan Savaşlarında Edirne’yi kahramanca savunduğu için tarihe Edirne Müdafii olarak geçen Şükrü Paşa’nın İstanbul Merkez Efendi Mezarlığındaki naaşı 24 Temmuz 1998 da açılırak 27 Temmuz 1998’de Edirne’deki anıt mezara konulmuştu.


Onur kırıcı sona eren savaş sonrası kılıcı çaresiz teslim eden Sofya^ya kadar trende ağlayan Şükrü Paşa'ya, Bulgar Kral Ferdinand kılıcı iade eder.

Gerçek bir destan olan direniş için, Fransızlar kendi milletleri namına bir "şeref kılıcı" ve binlerce imza dolu bir "Altın kitap" armağan ederler.

Fransızlar tarafından, Başta Piyer Loti ve generallerin imzaları ile kırılan onurun iadesi istenir Şükrü Paşa'ya verilen altın kitabın kapak ve içindeki yazıların müzedeki teşhirleri vakur vericiydi. İçinde yer alan yazı "Her taraftan tehdid altında kalan devletiniz en çaresiz musibete mahkum gibi göründüğü sırada siz baş kaldırınca hayretler içinde kalan dünya, böyle evlatlar yetiştiren bir ırkın damarlarında kendisine feyyaz bir İnkişaf te'min edecek bir kan bulunması zaruri olduğunu i'tirafa mecbur oldu."


Şükrü Paşa’nın müdafa ettiği tabya, aynı zamanda Osmanlı padişahı II. Mehmet’in küçük yaşta tahta geçmesiyle fırsat yakalayan akçelerinin azlığını sebep göstererek isyan çıkaran yeniçerililerin eylem yaptıkları tepe. Tepenin adının, “Buçuk Tepesi” olduğunu rehberden dinliyoruz.


Neden “Buçuk”? ismini sorduğumuzda II. Mehmet 3 akçe maaşı olan yeniçerililerin maaşını buçuk artırıp 3.5 akçeye çıkararak isyanı bastırıyor. Tepe adı “Buçuk Tepesi” olarak kalıyor cevabını aldık.


Ayrıca Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı mimari Hayreddin olan yüze yakın kubbeyle örtülü II.Beyazıd külliyeside gezildi Osmanlının Tıb iliminde ne kadar ileri olduğu gözlendi. Avrupa'da delilik denilen akıl hastaların "Şeytandır" gerekçesiyle yakılmasına karşın, akıl hastalarının müzik ile tedavisi yapıldığı kısımlar gezildi. II.Beyazid Kompleksi Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve diğer bölümleriyle geniş bir alana yayılmış.


İçerde okuduğumuz bilgilere göre; Evliya Çelebi burada "hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda olmak üzere" haftada üç gün hastalara ve delilere büyük kubbenin altında musiki faslı verdiklerini; neva, rast, dügah, çargah ve suzinak makamlarını çaldıklarını, mevsim çiçekleri gül, karanfil, sümbül, reyhan ve misk-i rum koku ve renklerinde de tedavi yapıldığını, Binanın her tarafından dinlenebilen bu konserler kadar; su sesi ve güzel kokulardan yararlanarak ruh hastalarının tedavisi yoluna gidildiğini öğreniyoruz.


Eski Osmanlı sarayı ve Mimar Sinan eserleri Başta Selimiye cami olmak üzere kültür değerlerimiz ziyaret edildi.


Edirne ilimiz gerçekten turizmde kültür varlıkları ile turizmde önemli destinasyon


yilmazparlar@yahoo.com

Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde-Yılmaz Parlar

    Oyun Endüstrisi Türkiye’de İş Dünyası Dergisinde Genel Yayın Yönetmenliğini Celal Toprak’ın yaptığı Türkiye’de İş Dünyası Dergisi, iş dü...